located directly across from something else, or from each other

listen to the pronunciation of located directly across from something else, or from each other
الإنجليزية - التركية

تعريف located directly across from something else, or from each other في الإنجليزية التركية القاموس.

opposite
{s} zıt

Biz her zaman zıt yönlere gittik. - We always went in opposite directions.

Onlar zıt yönlere gittiler. - They went in opposite directions.

opposite
aksi

Aksi yöne gitmen gerekir. - You should go in the opposite direction.

opposite
{s} karşıt

Zengin olmak, yoksul olmanın karşıtıdır. - Becoming rich is the opposite of becoming poor.

Sevinmek, üzülmenin karşıtıdır. - Delight is the opposite of sorrow.

opposite
{e} karşısında

Onun evi otobüs durağının tam karşısında. - Her house is just opposite the bus stop.

Onların evi otobüs durağının tam karşısında. - Their house is just opposite the bus stop.

opposite
karşı yönde

Benim görüşüm karşı yönde. - My opinion is the opposite.

Sami karşı yönden geliyordu. - Sami was coming in the opposite direction.

opposite
{e} karşısındaki

Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar. - They live in the house opposite to ours.

opposite
karşıt olan
opposite
{s} aleyhinde
opposite
karşı

Kimin evi seninkinin karşısında? - Whose house is opposite to yours?

Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar. - They live in the house opposite to ours.

opposite
karşıda

Karşıda altı katlı bir bina var. - Opposite there is a six-story building.

opposite
{s} karşı olan
opposite
karşıda olan
opposite
(zarf) karşı yönde, karşı, karşı tarafta, karşı karşıya
opposite
yaprakları karşı karşıya olan
opposite
karşı olan şey veya kimse
opposite
{i} karşı karşıya. 2
opposite
opposite number tekabül eden kimse veya şey
opposite
karşı karşıya
الإنجليزية - الإنجليزية
opposite

She saw him walking on the opposite side of the road.

located directly across from something else, or from each other

    الواصلة

    lo·ca·ted di·rect·ly a·cross from some·thing else, or from each oth·er

    النطق

المفضلات