Could you show me the way to the port?
- Bana limana giden yolu gösterir misiniz?
Nagasaki, where I was born, is a beautiful port city.
- Doğduğum yer olan Nagasaki, güzel bir liman kentidir.
Sydney has a beautiful natural harbor.
- Sydney'in güzel bir doğal limanı vardır.
We won't be able to arrive at the harbor in time. Let's take a shortcut.
- Biz zamanında limana varamayacağız. Kestirmeden gidelim.
The lost fishing boat made a safe return to harbour.
- Kayıp balıkçı teknesi limana güvenli bir dönüş yapmıştı.
The ship anchored in the harbour and unloaded its goods.
- Gemi limana demir attı ve yükünü boşalttı.
Odessa and Sebastopol are seaports on the Black Sea.
- Odessa ve Sivastopol Karadeniz'de limandır.
The girl was gazing at the dock.
- Kız limana bakıyordu.
Hundreds of ships left American ports.
- Yüzlerce gemi Amerikan limanlarından ayrıldı.
Many ports are in the east.
- Pek çok limanlar doğudadır.
Is there a marina nearby?
- Yakında bir yat limanı var mı?
Tom is heading to the marina.
- Tom yat limanına gidiyor.