Bu masa kaldırmak için çok ağırdı.
- This desk was too heavy to lift.
Tom kendini kaldırmak için çok cılız.
- Tom is too weak to lift himself.
Yangın durumunda, asansör kullanmayın.
- In case of fire, do not use the lift.
Asansörün otomatik bir kapısı var.
- The lift has an automatic door.
Bir parmağını bile kaldırmazdı.
- He wouldn't even lift a finger.
Bunu kaldırmama yardım eder misin?
- Can you help me lift this?
Yüce Allah sonradan kaldıramayacağı bir taş yaratabildi mi?
- Could an almighty god create a stone that he would not be able to subsequently lift?
Bir parmağını bile kaldırmazdı.
- He wouldn't even lift a finger.
Onlar buzdolabını kaldırmak için bana yardım ettiler.
- They gave me a hand to lift the fridge.
Paketi kaldırmama yardım et.
- Help me lift the package.
The lift came into the shop dressed like a country gentleman, but was careful not to have a cloak about him, so that the tradesman could see he had no opportunity to conceal any goods about his person.