liegen lassend

listen to the pronunciation of liegen lassend
الإنجليزية - التركية

تعريف liegen lassend في الإنجليزية التركية القاموس.

leaving
{i} ayrılma

O, ayrılmak üzereydi. - She was on the point of leaving.

En kısa sürede buradan ayrılmalıyız. - We should lose no time in leaving here.

leaving
(Bilgisayar) çıkılıyor
leaving
{i} artık
leaving
{f} ayrıl

Evlerinden ayrılırlarken zaman kaybetmediler. - They lost no time in leaving their home.

O, üç gün içinde ayrılıyor. - He is leaving in three days.

leaving
terkederek
leaving
{i} bırakma

Tom bir iz bırakmadan ortadan kayboldu. - Tom disappeared without leaving a trace.

Tom cinayet silahında parmak izlerini bırakmaktan kaçınmak için eldivenler giydi. - Tom wore gloves to avoid leaving his fingerprints on the murder weapon.

leaving
{i} terketme

Yağmur çiselemeye başladığında, evi terketmek üzereydim. - I was on the point of leaving home when a light rain started to fall.

Tom'un şu ana kadar karısını terketmeyi düşündüğünden şüpheliyim. - I doubt that Tom would ever consider leaving his wife.

ألمانية - الإنجليزية
leaving
Present participle of leave
{i} act of leaving; something which is left; remainder, residue
act of departing