Joan kazada sol kolunu kırdı.
- Joan broke her left arm in the accident.
Kule sola doğru hafifçe eğildi.
- The tower leaned slightly to the left.
Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.
- There was only a little milk left in the bottle.
Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.
- The fingerprints left on the weapon match the suspect's.
Sola dönerseniz, benzin istasyonu bulursunuz.
- Turning to the left, you will find the gas station.
Sola dönerseniz, postaneyi bulursunuz.
- Turning to the left, you will find the post office.
Amerikan arabalarının direksiyon simitleri sol taraftadır.
- Steering wheels of American cars are on the left side.
Sol taraftaki kapılar açılacak.
- The doors on the left side will open.
Sol elinizi kaldırın.
- Raise your left hand.
Sol elinde ne varsa bana göster.
- Show me what you have in your left hand.
Soldaki figür resmin bütünlüğünü bozuyor.
- The figure on the left spoils the unity of the painting.
Soldaki düğmeye bastığına emin misin?
- Are you sure you pressed the button on the left?
Soldan beşinci adamı öp.
- Kiss the fifth man from the left.
Senin odan soldan birinci.
- Your room is the first one on the left.
Tom, artıkları ile köpeği besledi.
- Tom fed his leftovers to his dog.
Sanırım fırında biraz artık pizzam var.
- I think I have some leftover pizza in the fridge.
The political left is not holding enough power.
There are only three cups of juice left.