Eninde sonunda kim karar verecek?
- Who will ultimately decide?
Sonuçta, o kadar da kötü değil.
- In the end, it's not that bad.
Sonuçta çalışkan kişi başarır.
- In the end, the diligent person succeeds.
Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
- So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
Tartışma şiddetli ve ahenkli ama sonuçta inandırıcı değil.
- The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing.
Sonunda o, yoluna girecek.
- It'll come right in the end.
Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı.
- In the end, the Germans were forced to withdraw.