Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.
- They all have arms, legs, and heads, they walk and talk, but now there's SOMETHING that wants to make them different.
Molada bacaklarımı germek için kalktım.
- During the intermission I got up to stretch my legs.
Tom bu arazinin yasal sahibidir.
- Tom is the legal owner of this piece of land.
On üç yaşındayken içinde bulunduğum bir araba kazasından dolayı hâlâ sol bacağımda bir izim var.
- I still have a scar on my left leg from a car accident I was in when I was thirteen years old.
Her iki bacağımı kırdığım dan beri koltuk değneği kullanıyorum.
- I'm on crutches since I broke both my legs.
Onun uzun kolları ve bacakları var.
- She has long arms and legs.
Tom yerde bacak bacak üstüne atmış oturuyordu.
- Tom was sitting cross-legged on the floor.
Tom yatakta bacak bacak üstüne atmış oturuyordu.
- Tom sat cross-legged on the bed.
mostly used with sit.
Benim ellerim ve ayaklarım şişti.
- My hands and legs are swollen.
Ayakları kırık sandalyeleri at.
- Throw away the chairs whose legs are broken.
Many of the big African spiders are hairy-legged.
Dan won't be able to come to the party, since he broke his leg last week and is now on crutches.
A mono-pod is a one legged equivalent to a tripod.