Bahçedeki ağaçların yaprakları tamamen kızardı.
- The leaves of the trees in the garden have turned completely red.
Birçok Perulunun koka yapraklarını çiğneme adeti vardır.
- Many Peruvians have the habit of chewing coca leaves.
Ağaçtaki tüm yapraklar sarardı.
- All the leaves on the tree turned yellow.
Birçok Perulunun koka yapraklarını çiğneme adeti vardır.
- Many Peruvians have the habit of chewing coca leaves.
Git ve o ayrılmadan önce ona elveda de.
- Go and say goodbye to him before he leaves.
Bu şehirden ayrılmadan önce, O bizi görmeye gelecek.
- He'll come to see us before he leaves this city.
Hoşuna gitsin ya da gitmesin, her durumda erken ayrılmak zorundasın.
- In any case, you have to leave early, whether you like it or not.
Ancak Lucy evinden ayrılmak üzereydi.
- However, Lucy is about to leave her home.
Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
- I want to leave these packages for a while.
Dışarı çıkmadan önce kapıyı kilitlemeden bırakmak onun dikkatsizliğiydi.
- It was careless of her to leave the door unlocked when she went out.
Meg dört yapraklı yonca buldu.
- Meg found a four leaf clover.
E vitamini bakımından zengin gıdalar koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, sert kabuklu yemişler ve tam taneli hububatları içermektedir.
- Foods rich in vitamin E include dark-green, leafy vegetables, beans, nuts and whole-grain cereals.
O iki hafta izin aldı ve Çin'i ziyaret etti
- She took two weeks' leave and visited China.
O az önce izinli gitti.
- He's just gone on leave.
Jane evi terk etmek üzereydi.
- Jane was about to leave the house.
Tom bir acil durum çağrısı aldı ve işi terk etmek zorunda kaldı.
- Tom got an emergency call and had to leave work.
Tom beyaz bir sayfa açmak istiyor.
- Tom wants to turn over a new leaf.
Hayatında beyaz bir sayfa açtı.
- He turned over a new leaf in life.
Gitmek isteyen birini kalmaya zorlayamazsın. Eğer kalmak istersem, beni gitmeye zorlayabilirler mi?
- You cannot force someone to stay if they want to leave. If I want to stay, can they force me to leave?
Geride kalmak yerine terk etmeyi seçtim.
- I chose to leave instead of staying behind.
Yeterince yapraklı sebze yemiyoruz.
- We don't eat enough leafy vegetables.
Meg dört yapraklı yonca buldu.
- Meg found a four leaf clover.
Bahçedeki ağaçların yaprakları tamamen kızardı.
- The leaves of the trees in the garden have turned completely red.
Birçok Perulunun koka yapraklarını çiğneme adeti vardır.
- Many Peruvians have the habit of chewing coca leaves.
Hemen Amerika'ya hareket etmek zorunda kaldık.
- We had to leave for America on short notice.
Tren hareket etmek üzere.
- The train is about to leave.
Ayrılmayacaklar gibi görünüyor.
- It sounds like they're not going to leave.
Sonraki tren ne zaman ayrılacak?
- What time does the next train leave?
A person who reads tea leaves looks for fortunes in the tea bits left at the bottom of the tea cup.
Acele et! Tren yola çıkmak üzere.
- Hurry up! The train is about to leave.
Yola çıkmak için ne zaman hazır olursun?
- When will you be ready to leave?
Onlarla kapıda vedalaştım.
- I took my leave of them at the gate.
Vedalaşmadan gitmek istediğine emin misin?
- Are you sure you want to leave without saying goodbye?
Sami, Leyla'yı terketmek istiyordu.
- Sami wanted to leave Layla.
Tom terketmek zorunda olacak.
- Tom is going to have to leave.
Tren kalkmak üzere. Acele et.
- The train's about to leave. Hurry up.
Cambridge treni 5. platformdan kalkmaktadır.
- The train for Cambridge leaves from Platform 5.
But by your leaves, my learned foes Ye're maybe wrang.
The train car has one single-leaf and two double-leaf doors per side.
gold leaf.
I think you'd better leave.
When he had leeft speakynge, he sayde vnto Simon: Cary vs into the depe, and lett slippe thy nette to make a draught.
I'll leave the car in the station so you can pick it up there.
I left the band.
Can't we just leave this to the experts?.
When my father died, he left me the house.
And by myssefortune Sir Bors smote Sir Launcelot thorow the shylde into the syde, and the speare brake and the hede leffte stylle in the syde.
I left the country and I left my wife.
I've been given three weeks' leave by my boss.
There's not much food left, we'd better go to the shops.
... leaves at 11:30 AM on May 22. ...
... and I think what Mr. Schmidt was saying leaves some basis ...