Cennetin en hızlı yolu derin bir uçurumun içine sıçramaktır.
- The fastest way to heaven is a leap into a deep abyss.
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for man, one giant leap for mankind.
Cennetin en hızlı yolu derin bir uçurumun içine sıçramaktır.
- The fastest way to heaven is a leap into a deep abyss.
Tom koltuğundan sıçradı.
- Tom leaped from his seat.
Tom, Mary'ye sıçradı ve onu boğmaya çalıştı.
- Tom leaped at Mary and tried to strangle her.
Ayrıca,bebeğim sekiz aylık,sağlıklı ve çabucak büyüyor.
- My baby is also eight months old, is healthy and is growing by leaps and bounds.
the Afghan War showed that America's ability to project power from a distance had improved leaps and bounds since the 1990 Gulf War.
His knowledge of Spanish has come on by leaps and bounds since he visited Madrid.
It is better to leap into the void.