O iyi genç bir delikanlı.
- He's a fine young lad.
Onun erkek arkadaşı hoş bir delikanlı.
- Her boyfriend's a nice lad.
Güzel genç bir bayan oldu.
- She has grown into a beautiful young lady.
Çok zeki genç bir hanımdır.
- She is a very intelligent young lady.
İki adam Lady Mary'nin kalbi için yarıştı.
- The two men competed for Lady Mary's heart.
Genç adam yaşlı kadının yiyeceklerini arabasına yüklemesine yardımcı oldu.
- The young man helped the old lady load the groceries into her car.
This underachievement is linked to a laddish culture.
I think he reckons he's a bit of a lad.