Mary'nin kız kardeşi utangaç ve sakardır.
- Mary's sister is shy and awkward.
Başlangıçta stajyerler bu şirkette sakardılar.
- At first, the trainees were awkward in his company.
O beceriksizce önümde eğildi.
- She bent awkwardly in front of me.
Tom biraz beceriksiz görünüyor.
- Tom looks a little awkward.
Onlar uygunsuz bir zamanda geldiler.
- They arrived at an awkward time.
O uygunsuz bir soru sordu.
- He asked an awkward question.
archaic John was awkward at performing the trick. He'll have to practice to improve.