kutupsuz

listen to the pronunciation of kutupsuz
التركية - الإنجليزية
nonpolar
not containing a dipole
Describes a hydrophobic molecule or substances that repel or are insoluble in water
not ionic; not dissociating into ions when dissolved in water etc
Used to describe compounds that do not carry a dipole moment
Describing a substance or molecule in which the positive and negative electrical charges coincide, as opposed to polar molecules in which the charges are permanently separated Nonpolar substances are generally insoluble and immiscible in water, because water is polar Most hydrocarbon liquids are nonpolar
Possessing hydrophobic (water repelling) characteristics and not easily dissolved in water
not ionic; "a nonionic substance"
kutup
pole

Juno will provide the first close look at Jupiter's poles. - Juno Jüpiter'in kutuplarında ilk yakın bakışı sağlayacak.

Indifference is like the ice on the poles: it kills everything. - Kayıtsızlık kutuplardaki buz gibidir: her şeyi öldürür.

kutup
lead
kutup
field core
kutup
polar

The 2014 Sochi Winter Olympics official mascots are The Polar Bear, The Hare, The Leopard and two aliens called The Snowflake and The Ray of Light. - 2014 Sochi Kış Olimpiyatlarının resmi maskotları Kutup Ayısı, Tavşan, Leopar ve Kar Tanesi ve Işık Demeti adlarındaki iki uzaylıdır.

The aurora is a phenomenon characteristic of the polar regions. - Aurora, kutup bölgelerindeki karakteristik bir olaydır.

kutup
(an) expert, (an) authority
kutup
(geographic, celestial, electrical, magnetic) pole
kutup
pole; polar
kutup
terminal
kutup
axis

Earth rotates on its polar axis. - Dünya kutup ekseninde döner.

Uranus tilts over so far on its axis that it rotates on its side. Because of this, its poles are sometimes pointed almost directly at the Sun. - Uranüs, ekseninde çok fazla yana yatar öyle ki yan tarafı etrafında döner. Bu yüzden, kutupları bazen neredeyse direk güneşi işaret eder.

التركية - التركية

تعريف kutupsuz في التركية التركية القاموس.

Kutup
polar
Kutup
ucay
kutup
Bir konuda yüksek bilgisi ve yetkisi olan kimse
kutup
Bir konuda yüksek bilgisi ve yetkisi olan kimse: "Kendini kaza halkına âdeta bir kutup diye tanıtmıştı."- E. E. Talu
kutup
Gök küresinin, dolayında döndüğü var sayılan eksenin iki ucundan her biri
kutup
Birbiriyle karşıt olan şeylerden her biri: "Çalışanlarla çalıştıranları ayrı kutuplarda toplayarak birbirine düşman ediyor."- N. Cumalı
kutup
Yer yuvarlağının, Ekvator'dan en uzak olan yer ekseninin geçtiği var sayılan iki noktasından her biri
kutup
Bir mıknatıs demirinin iki ucundan her biri
kutup
Elektrik akımını oluşturan gerilim ayrılığının en yüksek dereceyi bulduğu iki noktadan her biri
kutup
Yer yuvarlağının, Ekvator'dan en uzak olan yer ekseninin geçtiği var sayılan iki noktasından her biri: "Kutuplara gitmeği bile çok düşündüm."- P. Safa
kutup
Birbiriyle karşıt olan şeylerden her biri