Institutionalised racism is a significant problem within the police force.
- Kurumsallaşmış ırkçılık polis gücü içinde önemli bir sorun.
The institution advertised on TV for volunteers.
- Kurum gönüllüler için televizyonda ilan verdi.
The Royal House is an ancient institution.
- Royal House eski bir kurumdur.
Finding a job can be difficult without the help of an employment agency.
- Bir iş bulmak, bir iş bulma kurumu olmadan zor olabilir.
His face was full of soot.
- Onun yüzü kurumla doluydu.
Eva climbed the stairs to Romer's office, trying to analyse the complex smell in the stairwell - a cross between mushrooms and soot, ancient stour and mildew, she decided.
- Eva, Romer'in ofisine çıkan merdivenlere tırmandı, merdiven boşluğundaki karmaşık kokuyu analiz etmeye çalıştı - mantar ve kurum, eski birikmiş toz ve küf arasında bir karışım olduğuna karar verdi.
The education in that institute is simply pathetic.
- O kurumdaki eğitim tek kelimeyle içler acısı.
I bought it at a thrift shop.
- Ben bunu bir hayır kurumu mağazasından aldım.
Germans show an enormous commitment to the European Union and its institutions.
- Almanlar, Avrupa Birliği ve onun kurumlarına büyük bir bağlılık gösteriyor.
In 2020, the use of German in all public institutions was abolished in favor of English, despite massive protests on the part of the population.
- 2020 yılında, tüm kamu kurumlarında Almanca kullanımı nüfusun bir kısmında kitlesel protestolara rağmen, İngilizce lehine kaldırılmıştır.