kurucular

listen to the pronunciation of kurucular
التركية - الإنجليزية
founding fathers
installers
kur
courtship

Traditionally, men were expected to take the lead in courtship. - Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.

kurucu
founder

In the center of the university campus stands the statue of the founder. - Üniversite kampüsünün merkezinde kurucusunun heykeli duruyor.

Bill Gates is the founder of Microsoft. - Bill Gates, Microsoft'un kurucusudur.

kurucu
{i} constituent
kur
{i} rate

I'd like to know the exact exchange rate for yen. - Yen için tam döviz kurunu bilmek istiyorum.

What's today's exchange rate? - Bugünkü döviz kuru nedir?

kur
course

To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses. - Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.

She signed up for a Spanish course. - O, İspanyolca kursuna kaydoldu.

kur
establish

The school was established in 1650. - Okul, 1650'de kuruldu.

Kublai Khan established the Yuan Dynasty in 1271. - Kubilay Han Yuan Hanedanı'nı 1271 yılında kurmuştur.

kurucu
creator
kur
flirt
kur
{i} class

Which language class are you taking this semester? Arabic Level 5. - Bu yarıyıl tatilinde hangi dilin kursunu alacaksın? Arapça 5. seviye.

Tom can swim faster than anyone else in his swimming class. - Tom yüzme kursundaki başka birinden daha hızlı yüzebilir.

kur
institute

The research institute was established in the late 1960s. - Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

The education in that institute is simply pathetic. - O kurumdaki eğitim tek kelimeyle içler acısı.

kurucu
constitutive
kurucu
{i} father
kur
{f} founded

Our school was founded in 1990. - Okulumuz 1990'da kuruldu.

The city was founded in 573. - Şehir 573'te kuruldu.

kur
ploughing
kurucu
establishing
kurucu
constructor
kurucu
(Avcılık) decocker
kurucu
installer
kur
{f} installed

We've installed several security cameras. - Tom birkaç güvenlik kamerası kurdu.

Tom had solar panels installed on the roof of his house. - Tom çatısına güneş paneli kurdurdu.

kur
install

We've installed several security cameras. - Tom birkaç güvenlik kamerası kurdu.

Full body scanners were installed at the airport. - Havaalanına tam beden tarayıcıları kuruldu.

kur
{f} set up

A committee has been set up to investigate the problem. - Sorunu araştırmak için bir komite kuruldu.

The leader should know where to set up the tent. - Liderin çadırı nereye kuracağını bilmesi gerekir.

kur
{f} establishing
kur
pass

They were rescued by a passing ship. - Geçen bir gemi tarafından kurtarıldılar.

Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course. - Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.

kur
{f} set

The leader should know where to set up the tent. - Liderin çadırı nereye kuracağını bilmesi gerekir.

His second son married and settled down. - Onun ikinci oğlu evlendi ve yuva kurdu.

kur
setup
kur
put together

Let's put together a pro-soccer team for Nagasaki! - Nagasaki yanlısı bir futbol takımı kuralım.

Bush put together a hard-working team. - Bush çalışkan bir ekip kurdu.

kur
{f} established

The town was established in the 18th century. - Kasaba 18. yüzyılda kurulmuştur.

The school was established in 1650. - Okul, 1650'de kuruldu.

kurucu
incorporator
kurucu
floater
kurucu
promoter
kur
attention
kur
{f} mounting
kur
addresses
kur
{f} assembly

Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association. - Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.

2016 was declared the International Year of Pulses by the United Nations General Assembly. - 2016 birleşmiş milletler genel kurulu tarafından uluslararası bakliyat yılı ilan edildi.

Kur
G.S.O. (general staff officer)
Kur
(abbr. for Kurmay) mil
Kur
G.S. (general staff)
kur
par

I contacted my parents. - Ebeveynlerimle temas kurdum.

In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life. - Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.

kur
rate of exchance
kur
flirtation
kur
courting, wooing
kur
suit

Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough. - Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı.

He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor. - Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.

kur
court

Traditionally, men were expected to take the lead in courtship. - Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.

If I had known before I courted, I never would have courted none. - Kur yapmadan önce bilseydim hiç kur yapmazdım.

kur
wooing

He tried wooing her with love poems. - O aşk şiirleriyle ona kur yapmaya çalıştı.

kur
rush
kur
lead

Tom wanted a pencil with a softer lead. - Tom daha yumuşak uçlu bir kurşun kalem istedi.

No man can know them, no hunter can shoot them, with powder and lead - Thoughts are free! - Hiçbir insan onları bilemez, hiçbir avcı barut ve kurşunla onları vuramaz. - Düşünceler özgürdür!

kur
constituted
kur
puttogether
kurucu
framer
kurucu
builder
kurucu
erector
kurucu
foundress
kurucu
charter member
kurucu
founding, establishing; constituent; founder, promoter; organizer
kurucu
institutor
kurucu
charter
kurucu
(Nükleer Bilimler) owner
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف kurucular في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

Kur
In Sumerian mythology, primarily a mountain or mountains, and usually referred to the Zagros mountains to the east of Sumer
kur
A course of treatment
kur
A course of treatment Also known as cure
kur
to produce
kur
Key User Requirements
kur
A planned course of treatment or supervised series of spa treatments over a period of time
التركية - التركية
kurucular
المفضلات