kurabiye

listen to the pronunciation of kurabiye
التركية - الإنجليزية
cookie

Mary baked three dozen cookies for Tom's party. - Mary Tom'un partisi için üç düzine kurabiye pişirdi.

Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me. - Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.

{i} cooky
(Gıda) shortbrend cookies
bake sale
bun

I made some bunny-shaped cookies. - Tavşan şeklinde bazı kurabiyeler yaptım.

Hey, did you hear? Susan has a bun in the oven. - Hey, duydun mu? Susan'ın fırında bir kurabiyesi var.

shortcake
biscuit
shortbread
savory biscuit
cookie, cooky, Brit. sweet biscuit, Brit. tea biscuit
sweet biscuit
dainty
kurabiye kalıbı
(Gıda) cookie cutter
kurabiye tepsisi
(Gıda) cookie sheet
kurabiye gibi
(food) which is crisp and yet melts in the mouth
browni kurabiye
(Gıda) brownies
brownie kurabiye
(Gıda) brownie
tava kurabiye
(Gıda) skillet cookies
التركية - التركية
Un, yağ veya badem, fıstık gibi şeylerle yapılan, şekerli küçük çörek
kurabiye
المفضلات