kuşatılmış

listen to the pronunciation of kuşatılmış
التركية - الإنجليزية
enclosed
confined
encircled
(Nükleer Bilimler) surrounded

Until the morning, the camp of the enemy army was surrounded. - Sabaha kadar düşman ordusunun kampı kuşatılmıştı.

The robber stood surrounded by ten policemen. - Soyguncu on tane polis tarafından kuşatılmış durumdaydı.

kuşat
beset

The problem was beset with difficulties. - Sorun zorluklarla kuşatıldı.

kuşat
encircle
kuşat
{f} encompassing
kuşat
encompass
kuşat
besiege

Armed forces besieged the city. - Silahlı kuvvetler şehri kuşattı.

He led the defense of Ostyn castle, besieged by the Teutonic knights. - O, Outonic şövalyeleri tarafından kuşatılmış Ostyn kalesinin savunmasını başlattı.

kuşat
{f} besetting
kuşat
cordon off
kuşat
{f} besieging
kale hendeği ile kuşatılmış
moated
kuşat
engird
kuşat
surround

I see that I am surrounded by hostile faces. - Düşman yüzler tarafından kuşatıldığımı görüyorum.

Until the morning, the camp of the enemy army was surrounded. - Sabaha kadar düşman ordusunun kampı kuşatılmıştı.

kuşat
surrounding

They're surrounding us. - Onlar bizi kuşatıyor.

kuşat
cordonoff
التركية - التركية
mahfuf
kuşatılmış
المفضلات