koydu

listen to the pronunciation of koydu
التركية - الإنجليزية

تعريف koydu في التركية الإنجليزية القاموس.

koy
{i} cove

Tom put a cover over his car. - Tom arabasının üstüne bir kılıf koydu.

He put a cover over his car. - O, arabasının üzerine bir örtü koydu.

koy
put

Put the carrots in the pot. - Havuçları tencereye koy.

Please put the book on the shelf. - Lütfen kitabı rafa koy.

koy
inlet
koy
{f} putting

Tom is putting stuff in his backpack. - Tom çantasına eşyalarını koyuyor.

I had a hard time putting the kid to bed. - Çocuğu yatağa koyarken sıkıntı çektim.

koy
{i} sound

I put my fingers in my ears to block out the terrible sounds. - Ben korkunç sesleri engellemek için parmaklarımı kulaklarıma koydum.

What sound does a sheep make? - Bir koyun nasıl ses çıkarır?

koy
{i} arm

She keeps him at arm's length these days. - O, bu günlerde onunla arasına mesafe koyuyor.

He put his arm around her waist. - O, kolunu onun beline koydu.

koy
loch
koy
indentation
koy
bight
koy
shag
koy
basin
koy
bay, cove, inlet
koy
small bay, cove
koy
armlet
koy
creek
koy
bay

We were granted the privilege of fishing in this bay. - Bize bu koyda özel balık tutma izni verildi.

koy
shagged
التركية - التركية

تعريف koydu في التركية التركية القاموس.

KOY
(Osmanlı Dönemi) Küçük körfez. Karanın içine girmiş, rüzgârdan saklı deniz parçası. Deniz koyuna benzer, çevresi mahfuz yer. Köşe, bucak
Koy
bük
koy
Denizin, gölün küçük girintiler biçiminde karaya doğru sokulduğu yer, küçük körfez: "Sandalını Kaşık Adası'nın bir küçük koyuna çekti."- S. F. Abasıyanık
koy
Denizin, gölün küçük girintiler biçiminde karaya doğru sokulduğu yer, küçük körfez
koydu
المفضلات