What an awesome deal!
- Ne korkunç bir anlaşma!
I think it's awesome.
- Bunun korkunç olduğunu düşünüyorum.
Dozens of people were injured in the terrible accident.
- Korkunç kazada düzinelerle insan yaralandı.
Ken seems to have a terrible cold.
- Ken korkunç bir soğuk algınlığı olmuş gibi görünüyor.
Never have I read so terrifying a novel as this.
- Asla bunun gibi korkunç bir roman okumadım.
Something terrifying happened that day.
- O gün korkunç bir şey oldu.
Formidable looking spiders do not attack people.
- Korkunç görünen örümcekler insanlara saldırmazlar.
This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.
- Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.
The fearful noise astonished anyone coming for the first time.
- Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.
That day really was very scary.
- O gün gerçekten çok korkunçtu.
Some comments are scary.
- Bazı yorumlar korkunç.
It's awfully hot today.
- Bugün hava korkunç sıcak.
Where did you find this awful dog?
- Bu korkunç köpeği nereden buldun?
Tom's prognosis was grim.
- Tom'un prognozu korkunçtu.
The firemen's face was grim when he came out of the burning house.
- Yanan evden dışarı çıktığı zaman itfaiyecinin yüzü korkunçtu.
He says appalling things.
- O, korkunç şeyler söylüyor.
I think that's appalling.
- Onun korkunç olduğunu düşünüyorum.
What you did to Tom was cruel.
- Tom'a yaptığın korkunçtu.
The murder scene was a grisly sight.
- Cinayet yeri korkunç bir manzaraydı.
Fadil got involved in this horrific crime.
- Fadıl bu korkunç suça karıştı.
Tom is tormented every night by horrific nightmares.
- Tom her gece korkunç kabuslarla boğuşuyor.
Layla and Sami were a very gruesome couple of killers.
- Leyla ve Sami çok korkunç bir katil çiftiydi.
Desperate men often do desperate things.
- Umutsuz insanlar çoğu kez korkunç şeyler yaparlar.
Murder is a monstrous act.
- Cinayet korkunç bir eylem.
The scene of the car accident was a horrifying sight.
- Araba kazası olay yeri korkunç bir manzaraydı.
That's funny and horrifying at the same time.
- O komik ve aynı zamanda korkunç.
He saw a horrible face at the top of the stairs.
- O, merdivenin tepesinde korkunç bir yüz gördü.
People in the village still talked about the horrible way Tom had died.
- Köydeki insanlar hâlâ Tom'un öldüğü korkunç şekilden bahsediyorlardı.
His lectures are terribly boring.
- Onun dersleri korkunç sıkıcı.
Serbian trains are terribly slow.
- Sırp trenleri korkunç bir şekilde yavaş...
The police haven't yet caught the person who committed this hideous crime.
- Polis henüz bu korkunç suçu işlemiş kişiyi yakalamış değil.
A hideous monster used to live there.
- Orada korkunç bir canavar yaşardı.
The situation became very dire.
- Durum çok korkunç oldu.
The world outside is very scary.
- Dünyanın dışı çok korkunçtur.
Uncover the horrific truth of this shocking story.
- Bu şok edici hikayenin korkunç gerçeğini ortaya çıkarın.
Sami died in a terrible tragic way.
- Sami korkunç trajik bir şekilde öldü.
Life is more hellish than hell itself.
- Yaşam cehennemin kendisinden daha korkunç.
It was a horrendous experience.
- O korkunç bir deneyimdi.
A horrendous situation developed. We hope the government can find a satisfactory solution.
- Korkunç bir durum gelişti. Hükümetin tatmin edici bir çözüm bulabileceğini umuyoruz.
It will be dreadfully hot.
- Korkunç sıcak olacak.
Tom is dreadfully wrong.
- Tom korkunç bir şekilde hatalı.
Sami described a horrid scene.
- Sami, korkunç bir sahne tarif etti.
He enjoys engaging in macabre activities such as dissecting animal corpses and stalking people on the street at night.
- O, hayvan cesetlerini parçalayarak incelemek ve geceleri sokaklarda insanları gizlice takip etmek gibi korkunç aktivitelerle uğraşmaktan hoşlanır.
Day after day the tabloids titillated the public with lurid details about the president's marital infidelity.
- Günbe gün gazeteler Başkanın evliliğine sadakatsizliği hakkında korkunç detaylarla halkın içini gıcıkladılar.
That clothing store was ghastly.
- O giyim mağazası korkunçtu.
It was frightful when my car skidded on the ice.
- Arabam buz üzerinde savrulduğunda, korkunçtu.
This morning the weather is frightful.
- Bu sabah hava korkunç.
I said such dreadful things to her.
- Ona böyle korkunç şeyler söyledim.
I had a dreadful dream last night.
- Dün gece korkunç bir rüya gördüm.
The situation is becoming more and more dire for me.
- Durum benim için gittikçe daha korkunç oluyor.
It was a dire situation.
- O korkunç bir durumdu.
Fadil's crime was utterly terrific.
- Fadıl'ın suçu son derece korkunçtu.