konuk

listen to the pronunciation of konuk
التركية - الإنجليزية
{i} guest

This hotel can accommodate 700 guests. - Bu otel 700 konuk ağırlayabilir.

She gave her guests a hearty reception. - O konuklarını yürekten ağırladı.

visitor

What with the visitors and all the extra housework, I've had a very busy week. - Konuklar ve fazla ev işi nedeniyle, çok hareketli bir hafta geçirdim.

sojourner
guest, visitor " misafir; parasite
parasite
(Kimya) host
sojourn
konuk sevmez
inhospitable
konuk ağırlamak
welcome
konuk bilgisayar
(Bilgisayar) guest machine
konuk defteri
(Bilgisayar) guest book
konuk etme
entreating
konuk etmek
put somebody up
konuk etmek
receive
konuk evi
(Askeri) rest house
konuk oyuncu
(Tiyatro) guest actor
konuk oyuncu
(Tiyatro) guest actress
konuk takım
(Bahis) away team
konuk evi
guest house

You can stay in my guest house. - Benim konuk evimde kalabilirsin.

We found a room to rent in a guest house. - Biz bir konuk evinde kiralık bir oda bulduk.

konuk konuşmacı
Guest speaker
konuk olmak
smb
konuk sanatçı
Guest artist (guest dancer, guest violinist, etc.)
konuk ağırlamak
to host
konuk bilgisayar
guest computer
konuk dosya sistemi
(Bilgisayar) guest file system
konuk eden kadın
hostess
konuk eden kimse
Host
konuk ekip
visiting team
konuk erişim
(Bilgisayar) guest access
konuk etmek
to put sb up
konuk etmek
host
konuk odası
hospitality room
konuk odası
drawing room
konuk olan
visiting
konuk sanatçı
guest artist
konuk sanatçı olarak rol almak
guest
konuk sevmezlik
inhospitableness
konuk takım
visiting team
konuk video
(Bilgisayar) guest video
konuk-konak bileşikleri
(Kimya) host-guest compounds
konuklar
guests

She gave her guests a hearty reception. - O konuklarını yürekten ağırladı.

We will have some guests tomorrow. - Yarın bazı konuklarımız olacak.

konuk evi
guesthouse
misafir etme, konuk etme
entertainment, guests to
asalak olmayan konuk bitki
epiphyte
kısa süreli konuk
transient
sofrasına konuk olmak
eat smb.'s salt
التركية - التركية
Bir yere veya birinin evine kısa bir süre kalmak için gelen kimse, misafir, mihman
Konakçının üzerindeki asalak
Bir yere veya birinin evine kısa bir süre kalmak için gelen kimse, misafir, mihman: "Şatoda yaşayanlarla konuklar, buralarda, topluca yıkanırlarmış."- S. Birsel
misafir
konuk etmek
Birini evinde bir süre ağırlamak
konuk evi
Resmî veya özel kuruluşların kendi görevlilerinin yararlanması için yaptırdığı konut, misafirhane
konuk köşesi
Konukların oturması için hazırlanmış özel yer, yiğit bucağı
konuk olmak
Bir yerde kısa bir süre ağırlanmak
konuk sanatçı
Asıl programda olmayan, program dışı etkinliğe katılan sanatçı
Konuk etmek
yatırmak
Konuk evi
misafirhane
konuk
المفضلات