konuşması

listen to the pronunciation of konuşması
التركية - الإنجليزية
talking of
konuşması düzgün
well-spoken
açılış konuşması
inaugural
konuş
speak

I don't speak Japanese. - Japonca konuşamıyorum.

Frankly speaking, he is untrustworthy. - Açıkça konuşmak gerekirse, o güvenilmez biri.

konuş
{f} spoke

In Papua New Guinea, there are 850 different languages spoken by Papuans. - Papua Yeni Gine'de, Papualılar tarafından konuşulan 850 farklı dil vardır.

It isn't a surprise that English is the world's most spoken language. - Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.

konuş
{f} commune
konuş
(Tıp) conus
moral konuşması
(Askeri) pep talk
konuş
talk to

I want to talk to your uncle. - Amcanla konuşmak istiyorum.

Mary was lonely because the other students didn't talk to her. - Diğer öğrenciler onunla konuşmadığından dolayı Mary yalnızdı.

konuş
{f} talk

Do not talk with your mouth full. - Ağzın doluyken konuşma.

Don't talk with your mouth full. - Ağzın doluyken konuşma.

konuş
commune with
konuş
spoke out
konuş
speak out

Better to remain silent and be thought a fool than to speak out and remove all doubt. - Sessiz kalmak ve bir aptal olarak düşünülmek bütün şüpheyi açıkça konuşmak ve gidermekten daha iyidir.

You must speak out against injustice. - Haksızlığa karşı yüksek sesle konuşmalısın.

konuş
{f} spoken

Which language is spoken in the United States of America? - Amerika Birleşik Devletleri'nde hangi dil konuşuluyor?

In Papua New Guinea, there are 850 different languages spoken by Papuans. - Papua Yeni Gine'de, Papualılar tarafından konuşulan 850 farklı dil vardır.

konuş
spoke to
konuş
speak to

She may well refuse to speak to you because she's in a very bad mood. - O, kötü bir ruh hali içerisinde olması dolayısıyla seninle konuşmayı reddedebilir.

May I speak to Pedro? - Pedro ile konuşabilir miyim?

konuş
spoken out
konuş
{f} tongue

I can speak Esperanto as if it's my mother tongue. - Esperanto'yu ana dilim gibi konuşabiliyorum.

Do not fear the heavens and the earth, but be afraid of hearing a person from Wenzhou speak in their local tongue. - Göklerden ve yerden korkmayın fakat Wenzhou'lu bir kişinin kendi dilini konuştuğunu duymaktan korkun.

konuş
{f} talked

In the tent we talked and talked. - Çadırda sürekli konuştuk.

We always talked about a lot of things after school. - Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.

konuş
{f} talking

What're you talking about? - Ne hakkında konuşuyorsun?

Talking in the library is not allowed. - Kütüphanede konuşmaya izin verilmiyor.

konuş
spoken to
konuş
{f} speaking

I'm not very good at speaking Arabic. - Çok iyi Arapça konuşamıyorum.

Frankly speaking, he is untrustworthy. - Açıkça konuşmak gerekirse, o güvenilmez biri.

konuş
discourse

In their discourse after dinner, they talked about politics. - Yemekten sonraki konuşmalarında, onlar politikadan bahsettiler.

veda konuşması yapan
valedictorian
açılış konuşması
opening speech
açılış konuşması
inaugural speech
açış konuşması
keynote speech
açış konuşması
opening speech
açış konuşması yapan kimse
keynoter
açış konuşması yapmak
keynote
bebek konuşması
baby talk
beyincik konuşması
(Pisikoloji, Ruhbilim) cerebellar speech
kapanış konuşması
closing speech
konuş
placing, arrangement
konuş
(Askeriye) disposition, deployment
konuş
geol. location
konuş
intercede
konuş
converse

Passengers shall not converse with the driver while the bus is in motion. - Otobüs hareket halindeyken yolcular şoförle konuşmamalıdır.

I need someone with whom I can converse. - Konuşabileceğim birine ihtiyacım var.

meclis konuşması
(Politika, Siyaset) congress speech
meclis konuşması
(Politika, Siyaset) parliament speech
mezuniyet konuşması
valedictory address
milletvekilinin ilk konuşması
maiden speech
oyuncunun fısıldayarak konuşması
stage whisper
propaganda konuşması
stump speech
seçim konuşması
stump speech
telefon konuşması
call, phone call
telefon konuşması
buzz
veda konuşması
valediction
veda konuşması
valedictory
şehirlerarası telefon konuşması
trunk call, long-distance call
التركية - التركية

تعريف konuşması في التركية التركية القاموس.

açılış konuşması
Herhangi bir kurum, kuruluş, mağaza vb.nin açılması sırasında yapılan konuşma
açış konuşması
Bir töreni, bir toplantıyı başlatmak için yapılan ilk konuşma
konuş
Konma işi veya biçimi
konuş
Konum
konuş
Bütün imkânlar göz önünde tutularak kara, hava ve deniz birliklerinin yerleştirilmesi biçimi