I concentrated my attention on the subject.
- Ben, dikkatimi konuya yoğunlaştırdım.
I tried to change the subject.
- Konuyu değiştirmeye çalıştım.
A new topic came up in conversation.
- Konuşmada yeni bir konu gündeme geldi.
The conversation moved on to other topics.
- Konuşma diğer konulara geçti.
His interpretation of this matter is too one-sided.
- Onun bu konuyla ilgili yorumu çok tek-taraflıdır.
They are matters which we need to discuss.
- Onlar tartışmamız gereken konular.
The convention voted on the issue sixty times.
- Kongre, konuyla ilgili altmış kez oylandı.
The delegates voted on the issue.
- Delegeler konuyla ilgili oy kullandı.
I can't go along with you on that point.
- Ben bu konuda seninle aynı fikirde olamam.
I can't necessarily agree with you on that point.
- Ben o konuda zorunlu olarak seninle aynı fikirde olamam.
I have nothing to do with the affair.
- Bu konu ile bir ilgim yok.
According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.
- Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz.
I've kept a blog before. I didn't really have a set theme; I just blogged about whatever happened that day.
- Ben daha önce bir blog tuttum. Gerçekten belirli bir konum yoktu; Sadece o gün olan herhangi bir şeyi blogladım.
What's the theme of the novel?
- Romanın konusu nedir?
Research in this area is somewhat equivocal.
- Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.
They want to talk to you about areas of mutual interest.
- Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.
I have no objection to paying a special fee if it is necessary.
- Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.
His book became an object of criticism.
- Onun kitabı eleştiri konusu haline geldi.
Mary's phone was confiscated because she was caught texting in class.
- Sınıfta mesajlaşırken yakalandığı için Mary'nin telefonuna el konuldu.
We read the full text of his speech.
- Onun konuşmasının tam metnini okuduk.
I don't know about things like that.
- Öyle şeyler konusunda bilgim yok.
We talked about various things.
- Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
Rote learning might help you to pass exams, but it's no guarantee that you'll really understand the subject matter.
- Ezbere öğrenme sınavları geçmenizde fayda sağlayabilir ama konuyu gerçekten anlayacağınızın teminatı değildir.
This carpet is designed for residential use.
- Bu halı konut kullanımı için tasarlanmıştır.
Research in this area is somewhat equivocal.
- Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.
The speaker's argument was off the point.
- Konuşmacının tartışması konuyla alâkasızdı.
The argument presented in Doyle's study was first published as a white paper on drug-related crimes.
- Uyuşturucu ile ilgili suçlar konusunda Doyle'nin çalışmasında sunulan argüman bir beyaz kağıt olarak ilk kez yayımlandı.
They were talking business.
- Onlar iş konuşuyorlardı.
Shall we shoot the breeze for a while before talking business?
- İşten konuşmadan önce biraz gevezelik edelim mi?
I would like to speak to the head nurse.
- Baş hemşire ile konuşmak istiyorum.
Can I speak to the head nurse?
- Baş hemşire ile konuşabilir miyim?
This subject is not within the scope of our study.
- Bu konu bizim çalışma kapsamında değildir.
Without a passport, leaving a country is out of the question.
- Bir pasaport olmadan, bir ülkeyi terk etmek söz konusu değildir.
A trip to America this summer is out of the question.
- Bu yaz Amerika'ya bir yolculuk söz konusu değil.
Whether you like Tom or not is irrelevant.
- Tom'u sevip sevmemen konu dışı.
It is irrelevant what you think.
- Düşündüğün şey konu dışı.
konu tekrarı yapacağım.
How dare you say that's not relevant!
- Onun konu ile ilgili olmadığını söylemeye nasıl cesaret edersin!
I thought his opinion was relevant.
- Onun fikrinin konu ile ilgili olduğunu düşünmüştüm.
How do you come up with such interesting plots for your novels?
- Romanlarınız için böylesine ilginç konuları nasıl buluyorsunuz?
There are some topics you shouldn't discuss with Tom.
- Tom'la tartışmaman gereken bazı konular var.
We discussed a wide range of topics.
- Çok çeşitli konular tartıştık.
We discussed a wide range of topics.
- Çok çeşitli konular tartıştık.
We talked about a variety of topics.
- Biz farklı konular hakkında konuştuk.
They talked about various subjects.
- Çeşitli konular hakkında konuştular.
What subjects do you like the best?
- En çok hangi konuları seversin?
Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.