Sami spent her life controlling million-dollar deals.
- Sami hayatını milyon dolarlık anlaşmaları kontrol ederek geçirdi.
Try to check the flow of water by turning the valve.
- Vanayı çevirerek su akışını kontrol etmeye çalış.
The defenders checked the onslaught by the attackers.
- Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
We'd better check it out.
- Bunu kontrol etsek iyi olur.
I can't wait to check it out.
- Onu kontrol etmek için sabırsızlanıyorum.
You must control yourself.
- Kendinizi kontrol etmelisiniz.
Some things in life are beyond our ability to control.
- Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir.
I have trouble controlling my emotions.
- Duygularımı kontrol etmekte zorlanıyorum.
Would it be fair to say you have a problem controlling your anger?
- Öfkenizi kontrol etmekte bir sorununuzun olduğunu söylemek adil olur mu?
Tom controlled everything.
- Tom her şeyi kontrol etti.
The government of the Inca Empire controlled everything.
- İnka İmparatorluğu yönetimi her şeyi kontrol etti.
Tom started the coffee brewing, then checked his email.
- Tom kahve demlemeye başladı, sonra epostasını kontrol etti.
Tom checked his rearview mirror before pulling out into traffic.
- Tom trafiğe çıkmadan önce dikiz aynasını kontrol etti.