kollamak

listen to the pronunciation of kollamak
التركية - التركية
Göz önünde tutmak, gözlemek
Korumak, gözetmek
Göz önünde tutmak, gözlemek: "Daima biraz kollayan, bir tilki gibi tetikte ve hamarat görünürdü."- A. Ş. Hisar
Olmasını, ortaya çıkmasını beklemek, gözetmek: "Kocamı kıskanıyor, aradan atmak için vesileler kolluyormuş."- S. M. Alus
Olmasını, ortaya çıkmasını beklemek, gözetmek
Korumak, gözetmek: "O güne kadar ona iyi bak, değerini bil, onu kolla, demişti."- N. Araz
kollama
Kollamak işi
kollamak
المفضلات