Before the race, the runners have to warm up.
- Yarıştan önce koşucular ısınmak zorundadır.
Do you have any race shirts in extra small?
- Hiç ekstra küçüklükte koşu gömleğiniz var mı?
They are running in the park.
- Onlar parkta koşuyorlar.
Tom has been running around the office like a chicken with its head cut off.
- Tom ofisin etrafında kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşuyordu.
Running is good for your health.
- Koşu sağlığınız için iyi.
A rabbit is running in the garden.
- Bahçede bir tavşan koşuyor.
My older sister goes jogging every day.
- Ablam her gün koşuya gider.
I always tie my shoes tightly before I go jogging.
- Ben koşuya gitmeden önce ayakkabılarımı her zaman sıkı bağlarım.
My life has become a treadmill, and I need a break.
- Hayatım bir koşu bandı haline geldi ve bir mola vermem gerekir.
Tom ran on the treadmill.
- Tom koşu bandı üzerinde koştu.