koş mak

listen to the pronunciation of koş mak
التركية - الإنجليزية

تعريف koş mak في التركية الإنجليزية القاموس.

koşmak
run

I really had to run for it to catch the train. - Ben treni yakalamak için gerçekten koşmak zorunda kaldım.

I had to run to the station. - Ben istasyona kadar koşmak zorunda kaldım.

koşmak
{f} to run

I had to run to the station. - Ben istasyona kadar koşmak zorunda kaldım.

I had to run to catch up with Tom. - Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.

koşmak
go in haste
koşmak
race about
koşmak
put to work
koşmak
lope
koşmak
put
koşmak
leg
koşmak
clip
koşmak
scamper about
koşmak
course
koşmak
harness
koşmak
scamper
koşmak
yoke
koşmak
/ardından, peşinden/ to pursue, try to get. koşar adımlarla running, at a run. Koşar adım marş/ileri! Run! (command given to a physical education class)
koşmak
(arabaya) team
koşmak
scurry
koşmak
leg it
koşmak
to harness; to put to work
koşmak
(tempolu) jog
koşmak
rush
koşmak
career
koşmak
shin
koşmak
scour
koşmak
{f} trot
التركية - التركية

تعريف koş mak في التركية التركية القاموس.

koşmak
Hayvanı çekeceği şeye bağlamak
koşmak
Bir işle çok ilgilenmek, koşuşturmak: "Yok, yok, dedi, akşamdan beri ben koştum, biraz da onlar yorulsunlar."- M. Ş. Esendal
koşmak
Şart ileri sürmek
koşmak
Hayvanı çekeceği şeye bağlamak. Şart ileri sürmek: "Sarfiyat hususunda bir şart koşmuyorlar."- R. H. Karay
koşmak
Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek
koşmak
Bir işle çok ilgilenmek, koşuşturmak
koşmak
Koşuya çıkmak
koşmak
Kovalamak, üstüne düşmek, izlemek
koşmak
Birini, bir işte görevlendirmek
koşmak
Bir yere ivedilikle gitmek
koşmak
Bir yere ivedilikle gitmek: "Pencerede dolaşan gölgelerden bir şeyler sezmeğe çalışarak koşuyorum."- Y. Z. Ortaç
koşmak
Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek: "Biriyle kavga ederken kızışacak olursa hızlı koşmak için pabuçlarını eline alan sokak çocukları gibi..."- R. N. Güntekin
koşmak
Birlikte iş görmesi için bir şeyi başka birinin yanına katmak, arkadaş olarak vermek
koş mak
المفضلات