A connection between personality and blood type has not been scientifically proven.
- Kişilik ve kan grubu arasında bir bağlantı bilimsel olarak kanıtlanmadı.
Mary thinks that looks are more important than personality.
- Mary görünüşlerin kişilikten daha önemli olduğunu düşünüyor.
She has a character defect.
- Onda kişilik sorunu var.
He's a man of very good character.
- O çok iyi kişilikli bir adamdır.
I don't like women without personalities.
- Kişiliksiz kadınlardan hoşlanmıyorum.
The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
- Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.