Please give me something to kill the pain.
- Lütfen bana ağrı kesecek bir şey ver.
I need some medicine to kill the pain.
- Ağrıyı kesmek için biraz ilaca ihtiyacım var.
I saw him cut down a tree.
- Onun bir ağacı kestiğini gördüm.
Are you going to cut down all the trees here?
- Buradaki tüm ağaçları kesecek misin?
The truck cut in front of my car.
- Kamyon arabamın önünü kesti.
She cut in when we were talking.
- Biz konuşurken sözümüzü kesti.
Tom hacked Mary's leg off with a rusty machete.
- Tom paslı bir pala ile Mary'nin bacağını kesti.
Tom hacked Mary's arm off with a sword.
- Tom Mary'nin kolunu bir kılıçla kesti.
It's easy to cut cheese with a knife.
- Peyniri bıçakla kesmek kolaydır.
The scissors won't cut anything.
- Makas bir şey kesmez.
If you're not out of the shower in five minutes, I'm cutting the hot water!
- Beş dakika içinde duştan çıkmazsan, sıcak suyu kesiyorum!
Tom is cutting corners.
- Tom köşeleri kesiyor.
A doctor quickly cut off his left arm and stopped the heavy bleeding.
- Bir doktor derhal onun sol kolunu kesip çıkardı ve ağır kanamayı durdurdu.
Upon the day appointed for their execution she cut off her hair and dressed herself as if going to a fete.
- Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.
Tom cut his hand with a rusty knife.
- Tom paslı bir bıçakla elini kesti.
The tip of the knife is sharp.
- Bıçağın ucu keskindir.
I resolved to break up with her cleanly.
- Onunla ilişkimi tamamen bitirmeye kesin karar verdim.
The thief cut the telephone lines before breaking into the house.
- Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş.
Tom had one of his legs amputated.
- Tom bacaklarından birini kestirdi.
People with amputated limbs continue to feel them as if they were still there.
- Kesilmiş uzuvları olan insanlar onları hâlâ orada gibi hissetmeye devam ediyor.
Stop acting like this Tom! I'm tired of this nonsense! Just have done with it already!
- Böyle davranmayı kes Tom! Bıktım bu saçmalıktan! Bırak bu işleri artık!
What you have done is absolutely inexcusable.
- Yaptığın şey kesinlikle affedilmez.
Tom slit Mary's throat.
- Tom Mary'nin boğazını kesti.
Tom slit his own throat.
- Tom kendi boğazını kesti.
You're not a child anymore so cut it out!
- Artık bir çocuk değilsin bu yüzden kes artık.