The icy wind cut us to the bones.
- Buz gibi bir rüzgar bizi kemiklerimize kadar dondurdu.
I gave the dog a bone, stopping its barking.
- Köpeğe bir kemik verdim, havlaması durdu.
My cousin suffers from osteoporosis.
- Kuzenim kemik erimesinden muzdarip.
My father suffers from osteoporosis.
- Babam kemik erimesinden acı çekiyor.