kehanetler

listen to the pronunciation of kehanetler
التركية - الإنجليزية
prophecies

She's interested in ancient Mayan prophecies. - O eski Maya kehanetleri ile ilgileniyor.

He's interested in Mayan prophecies. - O, Maya kehanetleri ile ilgileniyor.

plural of prophecy
kehanet
prophecy

Do you believe in prophecy? - Kehanete inanır mısınız?

She has a gift for prophecy. - O, kehanet yeteneğine sahiptir.

kehanet
divination
kehanet
oracle
kehanet
prediction

Her predictions have come true. - Onun kehanetleri gerçek oldu.

Strange to say, his prediction has come true. - Ne garip, onun kehaneti gerçekleşti.

kehanet
{i} omen
kehanet
{i} clairvoyance
kehanet
prognostic
kehanet
prognostication
kehanet
auspice
kehanet
second sight
kehanet
augury
kehanet
soothsaying
kehanet
presage
kehanet
soothsaying, prediction, prophecy, augury
kehanet
sibylline
kehanet
denouncement
kehanet
vaticination
kehanet
oracular
kehanet
portent
kehanet
boding
التركية - التركية

تعريف kehanetler في التركية التركية القاموس.

KEHANET
(Osmanlı Dönemi) Gaibden haber vermek. Falcılık. Kâhinlik etmek. İlâhi ihbârât-ı gaybiyyeye istinad etmeden, gaybdan haber vermek ve falcılık ve kâhinlik etmek dinen kat'iyyetle haramdır
kehanet
Bir olayın gerçekleşeceğini önceden bilme, kâhinlik
kehanetler
المفضلات