It'll keep you warm - Seni sıcak tutar She keeps a diary - Günlük tutuyor. He keeps the books - Defter tutuyor.
Ekoloji dünyamızı güvende tutmak için çok önemlidir.
- Ecology is very important to keep our world safe.
Birisi fark edene kadar planı gizli tutmak zorundasın.
- You must keep the plan secret until someone notices it.
Bu kasa değerli eşyaları saklamak içindir.
- This safe is for keeping valuables.
Onu bir sır olarak saklamak zorundayım.
- I have to keep it a secret.
Gelenekleri farklı bağlamlarda devam ettirmek zordur.
- It's difficult to keep traditions in different contexts.
Çocuklarımı okula devam ettirmek için ne gerekiyorsa yapacağım.
- I'll do whatever it takes to keep my children in school.
Gücünü korumak için gerektiği şekilde yemelisin.
- You must eat properly to keep up your strength.
Kendini soğuktan korumak için kazak giydi.
- He wore a pullover sweater to keep from getting cold.
O, asla sır saklayamaz.
- She can never keep a secret.
O, istediği zaman bir sırrı saklayabilir.
- He is capable of keeping a secret when he wants to.
Üç saat daha onu yapmayı sürdürmek zorundasın.
- You have to keep doing that for another three hours.
Hareket etmeyi sürdürmek zorunda kaldım.
- I had to keep moving.
Tren o kadar kalabalıktı ki ben bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldım.
- The train was so crowded that I had to keep standing all the way.
Kendinizi esnemekten alıkoymak için en iyi yol nedir?
- What's the best way to keep yourself from yawning?
Böylesine büyük bir evi geçindirmek için çok para gerekir.
- It takes a lot of money to keep up such a big house.
Mary en iyi yemek takımlarını o dolapta tutar.
- Mary keeps her best dishes in that cabinet.
Tom'u çok yemekten engelle.
- Keep Tom from eating too much.
Onu içeriye sokmamak için, ihtiyati tedbirler almak zorunda kaldım.
- I would have to take precautionary steps to keep him out.
Tom Mary'nin adres defterini nerede sakladığını büyük ihtimalle bilmiyor.
- Tom isn't very likely to know where Mary keeps her address book.
Gücünü korumak için gerektiği şekilde yemelisin.
- You must eat properly to keep up your strength.
Kendini soğuktan korumak için kazak giydi.
- He wore a pullover sweater to keep from getting cold.
Bu kasa değerli eşyaları saklamak içindir.
- This safe is for keeping valuables.
Sır saklamada iyi misin?
- Are you good at keeping secrets?
Çocuk kalemlerini keskin tutmayı severdi.
- The boy liked to keep his pencils sharp.
Tom her zaman kulağının arkasında bir kalem tutar.
- Tom always keeps a pencil behind his ear.
Bütün bu yiyecekleri tutacak bir yerimiz yok.
- We have no place to keep all this food.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Kurumu 1990'da kayıt tutmaya başladığından beri, yiyecek fiyatları en yüksek seviyesindedir.
- Food prices are at their highest level since the United Nations Food and Agriculture Organization began keeping records in 1990.
Seninle kalıyorken geçimimi sağlamak istiyorum.
- I'd like to earn my keep while I'm staying with you.
Tom sır tutmakta iyi değildir.
- Tom isn't good at keeping secrets.
Onun kapıyı açık tutma alışkanlığı var.
- He has a habit of keeping the door open.
Var olan müşterileri korumak, yenilerini bulmak kadar önemlidir.
- Keeping existing clients is just as important as finding new ones.
TV aklınızı pasif durumda tutması bakımından zararlıdır.
- TV is harmful in that it keeps your mind in a passive state.
Sadece sessiz kalmak zorundasın.
- You have only to keep silent.
Bir kriz anında sakin kalmak ve kontrolü kaybetmemek gereklidir.
- It is essential to keep calm in a time of crisis and avoid going haywire.
Bu kasabada düzeni sağlamak zordur.
- It's difficult to keep order in this town.
Seninle kalıyorken geçimimi sağlamak istiyorum.
- I'd like to earn my keep while I'm staying with you.
Bebeğe bakmak istiyorum.
- I want to keep the baby.
Kız arkadaşım hamile ve bebeğe bakmak istiyor.
- My girlfriend is pregnant and she wants to keep the baby.
And than Sir Trystrames rode prevayly unto the posterne where kepte hym La Beale Isode, and there she made hym grete chere, and thanked God of his good spede.
The rabbit avoided detection by keeping still.
Latex paint won't keep indefinitely.
So Sir Gareth strayned hym so that his olde wounde braste ayen on bledynge; but he was hote and corragyous and toke no kepe, but with his grete forse he strake downe the knyght .
The wrathful skies / Gallow the very wanderers of the dark / And make them keep their caves.
I keep taking the tablets, but to no avail.
I keep my brother out of trouble by keeping him away from his friends and hard at work.
May the Lord keep you from harm.
He works as a cobbler's apprentice for his keep.
The songs are new but in keeping with tradition.
... Keeping their heads up above the tall grasses to watch for predators. ...
... CROWLEY: Mr. President, we're keeping track, I promise you. And Mr. President, the next ...