He wants to explore the uninhabited island.
- O, ıssız ada keşfetmek istiyor.
He hopes to explore the uninhabited island.
- Issız adayı keşfetmeyi umuyor.
I would really like to explore this cave.
- Ben gerçekten bu mağarayı keşfetmek istiyorum.
He wants to explore the uninhabited island.
- O, ıssız ada keşfetmek istiyor.
He risked his whole fortune to discover new oil fields.
- Yeni petrol sahalarını keşfetmek için tüm servetini riske attı.
We have yet to discover an effective remedy for cancer.
- Biz hâlâ kanser için etkili bir tedavi keşfetmek zorundayız.
An intellectual is a person who has discovered something more interesting than sex.
- Bir aydın, seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş bir kişidir.
He discovered a new star.
- Yeni bir yıldız keşfetti.
Hunting, underwater diving, fishing and exploring are among his interests.
- Avcılık, sualtı dalış, balıkçılık ve keşfetme onun ilgi alanları arasındadır.
He enjoys exploring remote areas.
- Uzak bölgeleri keşfetmekten hoşlanır.
The explorers discovered a skeleton in the cave.
- Araştırmacılar mağarada bir iskelet keşfettiler.
I would really like to explore this cave.
- Ben gerçekten bu mağarayı keşfetmek istiyorum.
He risked his whole fortune to discover new oil fields.
- Yeni petrol sahalarını keşfetmek için tüm servetini riske attı.
The role of the historian is less to discover and catalog documents than to interpret and explain them.
- Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.
Learning another language means discovering a new world.
- Başka bir dil öğrenmek, yeni bir dünya keşfetmek demektir.