kayboluş

listen to the pronunciation of kayboluş
التركية - الإنجليزية
loss
disappearance

Other scientists are debating his theory about the disappearance of dinosaurs. - Diğer bilim adamları onun dinozorların kayboluşu hakkındaki teorisini tartışıyorlar.

The police are looking into his disappearance. - Polis onun kayboluşunu inceliyor.

kaybol
disappear

Tom disappeared without leaving a trace. - Tom bir iz bırakmadan ortadan kayboldu.

To my amazement, it disappeared in an instant. - Benim için sürpriz oldu, o bir anda gözden kayboldu.

kaybol
got lost
kaybol
melt away
kaybol
(Argo) bite me
kaybol
become lost
kaybol
get lost!

Why did you get lost in the woods? - Ormanda niçin kayboldun?

I am afraid that you will get lost. - Kaybolmuş olabileceğinden korkuyorum.

kaybol
get lost

You can't get lost in big cities; there are maps everywhere! - Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!

I have a good sense of direction, so I don't get lost. - Ben iyi bir yön duyusuna sahibim, bu yüzden kaybolmam.

التركية - التركية
Kaybolma işi veya biçimi