kavgalaşmak

listen to the pronunciation of kavgalaşmak
التركية - الإنجليزية
to quarrel with each other; to fight with each other
kavga
fighting

Tom always seems to be fighting. - Tom her zaman kavga ediyor gibi görünüyor.

I never actually saw Tom and John fighting. - Aslında Tom ve John'u hiç kavga ederken görmedim.

kavga
quarrel

Our friendship is greater than our quarrels. - Dostluğumuz kavgalarımızdan büyük.

Tom and Mary quarrel almost every day. - Tom ve Mary hemen hemen her gün kavga ederler.

kavga
fight

Tom didn't want to get involved in the fight, but he had no choice. - Tom kavgaya karışmak istemiyordu, fakat başka seçeneği yoktu.

The fight resulted in several arrests. - Kavga, birçok tutuklamalarla sonuçlandı.

kavga
{i} row

Watch out for rowdy or drunk customers. - Kavgacı ya da sarhoş müşterilere dikkat edin.

Everybody row in concert! - Konserde herkes kavgaya karıştı!

kavga
melee
kavga
fracas
kavga
(Argo) blue
kavga
argument

I agree with you, so there's no need to be so argumentative. - Sana katılıyorum, o yüzden bu kadar kavgacı olmaya gerek yok.

The argument ended in a fight. - Tartışma kavga ile sona erdi.

kavga
set-to
kavga
donny
kavga
faction
kavga
(Kanun) dissention
kavga
battle

I really don't want a battle. - Gerçekten bir kavga istemiyorum.

kavga
kick up
kavga
feud
kavga
dispute
kavga
bust up
kavga
{i} wrangling
kavga
scrimmage
kavga
brawl

Tom got involved in the brawl. - Tom bir kavgaya karıştı.

Dan triggered a brawl between Matt and Linda. - Dan, Matt ve Linda arasında bir kavgayı tetikledi.

kavga
bust-up
kavga
fray
kavga
war
kavga
bother
kavga
altercation

The chief of police told reporters that both a member of the public and a police officer had been injured in last night's altercation. - Polis şefi muhabirlere verdiği demeçte, dün gece çıkan kavgada hem bir vatandaş hem de bir polis memuru yaralandığını söyledi.

Sami was involved in the altercation. - Sami kavgaya karıştı.

kavga
dissension
kavga
punch-up
kavga
hassle
kavga
conflict
kavga
quarreled

He quarreled with his own self. - O kendi kendine kavga etti.

Tom quarreled with Mary. - Tom, Mary'yle kavga etti.

kavga
setto
kavga
tilt
kavga
set to
kavga
miff
kavga
shooting match
kavga
odds

Those two departments are sometimes at odds with each other. - Bu iki bölüm bazen birbiriyle kavgalıdır.

kavga
strife
kavga
wrangle
kavga
scrap

Wow, you're really in a bad mood. Don't get scrappy. - Vay, gerçekten berbat bir ruh halindesin. Kavgacı olma.

kavga
jar
kavga
broil
kavga
fight, quarrel, brawl, dissension, strife, affray, altercation, tussle; (evli çift) bust-up; struggle, battle
kavga
brawling
kavga
unpleasantness
kavga
affray
kavga
scuffle
kavga
contention
kavga
punch up
kavga
rumpus
kavga
jangle
kavga
quarrel, row; brawl, fight
kavga
kickup
kavga
discord
kavga
muss
kavga
tussle
kavga
roughhouse
kavga
breach
kavga
dustup
kavga
velitation
kavga
bobbery
kavga
{i} blowup
kavga
embroil
kavga
rhubarb
التركية - التركية
İki veya daha çok kimse birbiriyle kavga etmek
Kavga
(Osmanlı Dönemi) TALAC
Kavga
(Osmanlı Dönemi) ŞERR
kavga
Herhangi bir amaca erişmek, bir şeyi elde etmek veya bir şeye karşı koyabilmek için harcanan çaba, verilen mücadele
kavga
Düşmanca davranış veya sözlerle ortaya çıkan çekişme veya dövüş, münazaa
kavga
Savaş
kavga
Düşmanca davranış veya sözlerle ortaya çıkan çekişme veya dövüş, münazaa: "Kavga olmadan evden fırlasak ne iyi olacak."- H. E. Adıvar
kavgalaşma
Kavgalaşmak işi
kavgalaşmak
المفضلات