تعريف kara kara في التركية الإنجليزية القاموس.
- brooding
- sitting on eggs so as to hatch them by the warmth of the body
- persistently or morbidly thoughtful
- Brooding is used to describe an atmosphere or feeling that makes you feel anxious or slightly afraid. The same heavy, brooding silence descended on them
- the development of larvae within the gastrovascular cavity of an adult coral polyp
- sitting on eggs so as to hatch them by the warmth of the body persistently or morbidly thoughtful
- present participle of brood
- Caring for young
- If someone's expression or appearance is brooding, they look as if they are thinking deeply and seriously about something, especially something that is making them unhappy. She kissed him and gazed into his dark, brooding eyes
- Describes the impression of a dense wine that may be slightly closed in aroma, or a big mouthfeel that may be a bit dumb at presenteither or both the nose and mouth of a wine that gives
- persistent morbid meditation on a problem
- kara
- earth
Land and water make up the earth's surface.
- Karalar ve sular Dünya'nın yüzeyini oluşturur.
Just like the Earth, half of the Moon is lit by the Sun while the other half is in darkness.
- Tam Dünya gibi, Diğer yarısı karanlıkken Ayın yarısı güneş tarafından ayınlatılır.
- kara
- land
Elephants are the world's largest land animals.
- Filler, dünyanın en büyük kara hayvanlarıdır.
The place is not accessible by land.
- Yere kara yoluyla ulaşılamaz.
- kara
- black
Do you like black cats?
- Kara kedileri sever misin?
I'm the black sheep of the family.
- Ben ailenin yüz karasıyım.
- kara kara düşünmek
- Brood
- kara kara düşünen
- broody
- kara kara düşünen kimse
- brooder
- kara kara düşünme
- pensiveness
- kara kara düşünmek
- to brood (on/over sth)
- kara kara düşünmek
- to brood
- kara
- dark
He is terrified of the dark.
- O karanlıktan çok korkar.
Bats usually fly in the dark.
- Yarasalar genelde karanlıkta uçar.
- kara tahta
- board
- kara propoganda
- Insidious propganda, covert propagana, black propaganda
- kara
- gloomy
Don't be so gloomy about the future.
- Gelecek hakkında bu kadar karamsar olma.
The sky is gloomy and gray - a typical rainy-season sky.
- Gökyüzü karanlık ve gri - Tipik bir yağışlı mevsim havası.
- kara cahil
- twat
- kara cahil
- crassly ignorant
- kara cahil
- grossly ignorant
- kara gün
- (deyim) a rainy day
- kara ile çevrili liman
- basin
- kara mizah
- black comedy
- kara yolu
- (Askeri) road
I thought Tom would go on a road trip.
- Tom'un bir kara yolu seyahatine gideceğini düşünüyordum.
The picnic area is easily accessible by road.
- Piknik alanına kara yolu ile kolayca ulaşılabilir.
- kıtalardan küçük kara parçası
- subcontinent
- yarımadayı karaya bağlayan dar kara parçası
- isthmus
- kara mantarla siyahlaştırmak
- cork
- kara
- stain
- kara
- bad
José showed himself to be a person of bad character.
- Jose kendini kötü karakterli bir kişi olarak gösterdi.
Is eating liver bad for you?
- Karaciğer yemek sizin için kötü mü?
- kara
- mainland
We took a ferry from the island to the mainland.
- Adadan ana karaya bir feribota bindik.
- kara
- ivory-black
- kara
- bleak
The economic situation is very bleak.
- Ekonomik durum çok iç karartıcı.
- kara
- terrestrial
- kara
- territory
- kara
- tenebrous
- kara
- terra-firma
- kara
- shame
- kara
- service
- kara
- dishonour
- kara
- ominous
The sky looks ominous. I wonder if it will rain.
- Gökyüzü kara görünüyor,yağmur yağıp yağmayacağını merak ediyorum.
- kara bakal
- (Hayvan Bilim, Zooloji) blackbird
- kara barut
- (Askeri) gunpowder
- kara barut
- (Askeri) gun powder
- kara barut
- (Kimya) black-powder
- kara biber
- (Botanik, Bitkibilim) fructus piperis nigri
- kara buhur
- (Botanik, Bitkibilim) styrax
- kara buhur
- (Botanik, Bitkibilim) styrax officinalis
- kara cisim
- (Aydınlatma) blackbody
- kara cisim
- (Aydınlatma) planckian radiator
- kara ekmek
- (Gıda) brown bread
- kara gün
- (deyim) rainy day
Save up something for a rainy day.
- Ak akçe kara gün içindir.
You must provide for a rainy day.
- Ak akçe kara gün içindir.
- kara karga
- raven
- kara kutu
- flight data recorder
- kara kutu
- digital flight data
- kara kuş
- (Hayvan Bilim, Zooloji) gypaetus barbatus
- kara kıta
- the dark continent
- kara leke
- (Tarım) venturia inaequalis
- kara liste
- stop list
- kara madde
- (Gıda) black body
- kara mili
- (Askeri,Ticaret) statute mile
- kara mili
- statue mile
- kara para
- (deyim) filthy lucre
- kara pazı
- orache
- kara sumru
- black tern
- kara tahta
- (Eğitim) chalkboard
- kara talih
- misfortune
- kara tavuk
- blackbird
- kara yatı
- (Askeri) land yacht
- kara yeli
- land breeze
- kara çalma
- aspersion
- kara çalma
- slandering
- kara çalma
- calumny
- kara çalma
- defamation
- kara çalma
- scandal
- kara ölüm
- (Tıp) black death
- kara ördek
- common scoter
- kara üzüm
- (Gıda) black grape
- kara üzüm
- (Gıda) black grapes
- Ak akçe kara gün içindir
- (Atasözü) Keep something for a rainy day
- Gerçek arkadaş kara günde belli olur
- (Atasözü) A friend in need is a friend indeed
- Kara haber tez duyulur
- (Atasözü) Ill (bad) news travels apace (fast)
- Kazan kazana dibin kara seninki benden kara demiş
- (Atasözü) - A faulty person should not criticize the other.- A pot (should not) call the kettle black
- gönlü kara
- black hearts
- iyi dost kara günde belli olur
- (Atasözü) A friend in need is a friend indeed
- kara borsa
- black market
- kara borsacı
- black duck
- kara davar
- black sheep
- kara harp okulu
- Military Academy
- kara kabak
- black pumpkin
- kara kaplı
- black covered
benim kara kaplı bi defterim vardı.
- kara koca
- black husbands
- kara kovan
- land shells
- kara kuvvetleri komutanlığı
- Land forces commander
- kara parçası
- A piece of land
- kara pazar
- black market
- kara su
- territorial waters
- kara tren
- road train
- kara ulaşımı
- land transport
- kara ulaşımı
- overland route
kara ulaşımını tercih ederseniz yolculuğunuz zaman alır.
- kara yosunu
- black moss
- kara yılan
- black snake
- kara çarşaf
- Chador
- Tencere dibin kara seninki benden kara
- The pot calling the kettle black
- aralarından kara kedi geçmek/larına kara kedi girmek
- to be cross with each other
- tencere dibin/götün kara, seninki benden kara
- (Konuşma Dili) The pot's calling the kettle black