The First Time I Got Faced —.
We compared his work with hers.
- Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.
Compare your translation with the one on the blackboard.
- Çevirini tahtada olanla karşılaştır.
I'm not comparing Tom to Mary.
- Tom'u Mary ile karşılaştırmıyorum.
You're comparing apples with oranges.
- Sen elmaları portakallarla karşılaştırıyorsun.
Spring has come early this year compared with last year.
- Geçen yılla karşılaştırıldığında, bahar bu yıl erken geldi.
Compared to New York, Tokyo is a much safer place.
- New York ile karşılaştırıldığında, Tokyo çok daha güvenli bir yerdir.