karşılaş

listen to the pronunciation of karşılaş
التركية - الإنجليزية
{f} encountered

Never in his life had he encountered such a dilemma. - Hayatında hiç böyle bir ikilem ile karşılaşmamıştı.

We haven't encountered any new problems. - Yeni bir sorunla karşılaşmadık.

{f} encountering
{f} encounter

My impression of this government is that they need a more forceful economic policy, otherwise they'll encounter large problems in the future. - Benim bu hükümet hakkındaki izlenimim onların daha güçlü bir ekonomik politikaya ihtiyaçları olduğu, aksi takdirde gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacaklarıdır.

When your eyes encounter a beautiful woman, knock her out. - Gözlerin güzel bir kadınla karşılaştığında, onu çok şaşırt.

meet with

Didn't your mother teach you anything? When you meet with scary people always protect your wallet and your arsehole! - Annen sana bir şey öğretmedi mi? Korkunç biriyle karşılaştığında cüzdanını koru ve kıçını!

Your proposal will meet with significant resistance. - Öneriniz önemli dirençle karşılaşacaktır.

come up

You're going to come up against fierce competition. - Sıkı bir rekabetle karşılaşacaksın.

karşılaş
المفضلات