My wife's trying to sleep.
- Karım uyumaya çalışıyor.
When my wife crosses her arms and taps her foot I know she's angry.
- Karım kollarını bağladığında ve ayağını yere vurduğunda, onun kızgın olduğunu biliyorum.
Probably it will snow tomorrow.
- Yarın muhtemelen kar yağacak.
Look at that mountain which is covered with snow.
- Karlarla örtülü şu dağa bak.
Let's agree to share in the profits.
- Karı paylaşmada anlaşalım.
Tom had a share in the profits.
- Tom'un kar payı vardı.
My wife catches colds easily.
- Karım çok çabuk soğuk kapar.
You're going to catch hell from your wife if she finds out.
- Karın öğrenirse ondan fırçayı yiyeceksin.
It will be to our mutual benefit to carry out the plan.
- Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.
The government decided to impose a special tax on very high incomes.
- Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.
He advocated State Capitalism over Market Capitalism.
- O, Pazar Kapitalizmine karşı Devlet Kapitalizmini savundu.
He looked for a profitable investment for his capital.
- Sermayesi için karlı bir yatırım arıyordu.
In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
- Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
What does Tom get in return for all the work he's done?
- Tom yaptığı bütün iş karşılığında ne alıyor?
A small gain is better than a great loss.
- Zararın neresinden dönersek kârdır.
Perry decided to gain information from Drake.
- Perry Drake'den bilgi almaya karar verdi.
Mary mixed the ingredients to make a cake.
- Mary bir pasta yapmak için malzemeleri karıştırdı.
Air is a mixture of various gases.
- Hava, çeşitli gazların bir karışımıdır.
You must not yield to temptation.
- Günaha karşı boyun eğmemelisin.
He finally yielded to the request of his wife and bought a house.
- O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.
This product brought us a large margin.
- Bu ürün bize büyük bir kar getirdi.
This company's profit margin is very big.
- Bu şirketin kar marjı çok büyük.
A group of people started off in snow boots.
- Bir grup insan kar botlarıyla yola koyuldular.
I always wear boots when it rains or snows.
- Yağmur ya da kar yağdığında her zaman botlarımı giyerim.
AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.
- AIDS sadece her birey buna karşı harekete geçmeye karar verirse durdurulabilir.
His wife now had to take care of his grandfather, not to mention their two children.
- İki çocuğu şöyle dursun, karısı şimdi onun büyük babasına bakmak zorundaydı.
I am not accountable to you for my actions.
- Yaptıklarımdan size karşı sorumlu değilim.
Our train was delayed on account of the heavy snow.
- Bizim tren yoğun kar nedeniyle ertelendi.
This bacteria is resistant to every available antibiotic.
- Bu bakteri mevcut tüm antibiyotiklere karşı dirençli.
The bus service won't be available until the snow has melted.
- Kar eriyinceye kadar otobüs servisi mevcut olmayacak.
My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches.
- Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.
My sister likes melons and so do I.
- Kız kardeşim kavun sever ve ben de.
Mary likes watermelons more than melons.
- Mary karpuzları kavunlardan daha fazla sever.