kapan

listen to the pronunciation of kapan
التركية - الإنجليزية
{i} trap

Tom is feeling trapped. - Tom kapana kısılmış hissediyor.

I know how to set a trap. - Nasıl kapan kuracağımı biliyorum.

{i} snare

I have been living like a wolf trapped in a snare. - Kapana kıstırılmış bir kurt gibi yaşıyorum.

A fox was caught in the snare. - Kapanda bir tilki yakalandı.

reed mat used to protect seedlings
wire
springe
gin
trap, snare
snapper
catcher
lure
kap
{i} container

These containers are pretty inexpensive. - Bu kaplar oldukça ucuzdur.

This container is completely watertight. - Bu kap tamamen su geçirmez.

kap
{i} receptacle
kap
{i} vessel

Please, urinate in this vessel! - Lütfen bu kap içerisine işeyin.

kapan kurmak
set a snare
kapan kurmak
set a trap
kapan kurmak
trap
kap
pot

Cover the pot while you cook. - Yemek pişirirken tencerenin kapağını kapatın.

There is a lid for every pot. - Her tencere için bir kapak var.

kap
{i} repository
kap
{i} cape
kap
{i} jacket

He zipped up his jacket. - O, ceketinin fermuarını kapadı.

Hang your jacket on the hook by the door. - Ceketini kapının yanındaki askıya as.

kap
top
kap
course

The captain of the ship decided to change course. - Geminin kaptanı rota değiştirmeye karar verdi.

kap
plate

Once the epiphyseal plates close, you can't grow any taller. - Büyüme kıkırdakları kapandığı an artık boyunuz uzayamaz.

Tom collects teddy bears, postcards and stamps, old coins, stones and minerals, number plates and hubcaps - in short: almost everything. - Tom oyuncak ayıları, kartpostal ve pulları, eski paraları, taş ve mineralleri, trafik plakaları ve jant kapaklarını yani kısacası hemen hemen her şeyi toplar.

kap
dish

Just after putting away the dishes, Joan heard the doorbell ring. - Tam bulaşıkları kaldırdıktan sonra, Joan kapı zilinin çaldığını duydu.

Put these dishes inside the drawer, please. - Bu kapları çekmeceye koyun lütfen.

kap
(İnşaat) crucible
kap
reservoir
kap
(Denizbilim) chamber
kap
jerry can
kap
cape town
kap
{f} snapping
kap
basin
kap
utensil
kap
{f} snap

Mother closed her purse with a snap. - Annem çantasını çat diye kapattı.

The dog snapped up the meat. - Köpek eti havada kaptı.

kap
{f} snatch

A stocky man with a swarthy complexion snatched Mary's handbag and disappeared into the crowd. - Esmer tenli tıknaz bir adam Mary'nin el çantasını kaptı ve kalabalığa doğru ortadan kayboldu.

Tom swiftly approached Mary and snatched her purse from her. - Tom hızla Mary'ye yaklaştı ve cüzdanını ondan kapkaç yaptı.

kap
cover

The skin of animals is covered with hair. - Hayvanların derisi kıllarla kaplı.

The hill was all covered with snow. - Tepe tamamen karla kaplıydı.

kap
can

Can I turn off the TV? - Televizyonu kapatabilirmiyim?

I can't open the door. Do you have the key? - Ben kapıyı açamıyorum. Anahtarın var mı?

kap
{i} case

I locked the door, in case someone tried to get in. - Birisi içeri girmeye çalışır diye kapıyı kilitledim.

In case of fire, I would grab my flute and escape. - Yangın durumunda flütümü kaparım ve kaçarım.

kap
snatch up
buluttan nem kapan
thin-skinned
kap
pot, vessel; dish, plate, utensil; container, receptacle; cover; (plak) sleeve, jacket; course
kap
coat
kap
container , folder
kap
hollowware
kap
(woman's) cape
kap
binder
kap
holder
kap
folder
kap
(Tekstil) cup

Tom bought two chocolate cupcakes with vanilla icing and gave one of them to Mary. - Tom vanilya kremalı iki çikolatalı kap kek aldı ve onlardan birini Mary'ye verdi.

Tom ate one of Mary's cupcakes. - Tom Mary'nin kapkeklerinden birini yedi.

kap
snatchup
التركية - التركية
Pazara satılmak üzere gelen yiyecek maddelerinin tartıldığı resmî büyük kantar ve bu kantarın bulunduğu yer
Düzen, hile
Bazı hayvanları yakalamak için kullanılan, hayvanın ayağının değmesiyle işleyen tuzak
Un tartmaya yarayan deri kasnaktan yapılan terazi
Tütün vb. Gibi fidelerini soğuktan korumak için kullanılan hasır veya ottan örtü
(Osmanlı Dönemi) FEHH
kapan duygu
Yalnız başına ilerleyen, öbür hastalıklı durumlara bağlı olmayan hastalık, idiopati
kapan kapana
Alıcısı çok
kapan kapana
Bir şeyin yağma edildiğini veya çok ucuz fiyatla satıldığını anlatır
kap
Kökeni ilk çağa dayanmakla birlikte özellikle 19. ve 20. yüzyıllarda Batı'da dinsel düşünceyi etkilemiş olan mistik eğilimli dini felsefe
kap
İçi gaz, sıvı veya katı herhangi bir maddeyi alabilen oyuk nesne
kap
Kapak, cilt
kap
Topuk kemigi
kap
Kap kacak
kap
Gövdeyi omuzların üstünden çepeçevre saracak biçimde yapılmış olan bir tür üst giysisi
kap
Türlü şeylerin taşınması veya saklanması için kullanılan torba, kılıf, çanta, sepet, sandık vb
kap
Aşık kemiği
kap
Sırta alınan, kolsuz manto veya kısa ceket
kap
Afrika'da yaşayan vahşi kedi
kap
Kadınların giydiği kolsuz üstlük