Mary has been dating a part-time janitor.
- Mary yarı-zamanlı bir kapıcı ile çıkıyor.
Tom says he doesn't want to be a janitor anymore.
- Tom artık bir kapıcı olmak istemediğini söylüyor.
Tom Skeleton, the ancient stage doorkeeper, sat in his battered armchair, listening as the actors came up the stone stairs from their dressing rooms.
- Tarihi sahne kapıcısı, Tom Skeleton, eskimiş koltuğunda oturdu, aktörlerin soyunma odalarından taş merdivenlerden yukarı gelirken dinledi.
Tom Jackson is the superintendent.
- Tom Jackson kapıcıdır.
Tom was a school custodian.
- Tom bir okul kapıcısıydı.
The school custodian cleans the gym in the evening.
- Okul kapıcısı akşamleyin spor salonunu temizler.
Aren't you the doorman?
- Siz kapıcı değil misiniz?
Aren't you the doorman?
- Sen kapıcı değil misin?
I had the porter carry my luggage to my room.
- Kapıcıya bagajımı odama kadar taşıttım.
Tom Jackson is the superintendent.
- Tom Jackson kapıcıdır.
Close the door, please.
- Kapıyı kapatın, lütfen.
Knock on the door before entering the room.
- Odaya girmeden önce kapıyı tıklat.
This pass is a gateway to India.
- Bu geçiş Hindistan için bir kapıdır.
A car was blocking the gateway.
- Bir araba giriş kapısını kapatıyordu.
What gate do I board at?
- Hangi kapıda bineceğim?
Two soldiers kept guard at the gate.
- İki asker kapıda nöbet tuttu.
Tom seemed to be having trouble opening the door.
- Tom kapıyı açmada sorun yaşıyor gibi görünüyor.
He tried opening the door.
- O, kapıyı açmaya çalıştı.
Tom gathered his belongings and headed for the door.
- Tom eşyalarını topladı ve kapıya yöneldi.
Tom quickly headed for the door.
- Tom hızla kapıya yöneldi.
Tom snapped his fingers and pointed to the door.
- Tom parmaklarını şakırdattı ve kapıyı gösterdi.
Tom pointed to the back door.
- Tom arka kapıyı işaret etti.
Because the entrance was locked, we couldn't enter the house.
- Giriş kapısı kilitli olduğu için biz eve giremedik.
The boy hid behind the door.
- Çocuk, kapının arkasına saklandı.
Knock on the door before entering the room.
- Odaya girmeden önce kapıyı tıklat.
Someone is standing at the gate.
- Birisi kapıda duruyor.
Two soldiers kept guard at the gate.
- İki asker kapıda nöbet tuttu.
The researchers use the portal to enter into a different part of the universe.
- Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.
I had the porter carry my luggage to my room.
- Kapıcıya bagajımı odama kadar taşıttım.
The researchers use the portal to enter into a different part of the universe.
- Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.