The obstacles to our progress have been removed at last.
- İlerlememize engel olan şeyler eninde sonunda kaldırıldı.
Trees have been removed from the park.
- Ağaçlar parktan kaldırıldı.
Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings.
- Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.
She removed the papers from the desk.
- Kağıtları masadan kaldırdı.
First, remove the burrs.
- Önce çapakları kaldırın.
She removed the dishes from the table.
- Bulaşıkları masadan kaldırdı.
He wouldn't even lift a finger.
- Bir parmağını bile kaldırmazdı.
I forgot to lift the receiver before dialing the number.
- Numarayı çevirmeden önce alıcıyı kaldırmayı unuttum.
My hobby is weight lifting.
- Hobim ağırlık kaldırmak.
Tom is lifting weights.
- Tom ağırlık kaldırıyor.