We had a heart-to-heart talk with each other.
- Biz, birbirlerimizle kalp-kalbe bir konuşma yaptık.
Tom died of a broken heart.
- Tom kırık bir kalpten öldü.
seni seviyorum.
My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve.
- Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.
Tom died of a broken heart.
- Tom kırık bir kalpten öldü.
Tom's mother was heartbroken.
- Tom'un annesi kalbi kırıktı.
Layla moved to Egypt, leaving Sami heartbroken.
- Leyla, Sami'yi kalbi kırık bırakarak Mısır'a taşındı.
He has a heart disease.
- Onun kalp hastalığı var.
The number of people suffering from heart disease is on the rise.
- Kalp hastalıklarından muzdarip insanların sayısı yükselişte.
The cause of death was cardiac arrest.
- Ölüm sebebi ani kalp durmasıydı.