تعريف kalır في التركية الإنجليزية القاموس.
- stays
Kate stays in Izu on weekends.
- Kate hafta sonları Izu'da kalır.
Tom always stays at school as late as the teachers allow him to.
- Tom her zaman öğretmenler kendisine izin verdiği sürece geç saatlere kadar okulda kalır.
- remain for
- kal
- {f} remain
Words fly away, the written remains.
- Söz uçar, yazı kalır.
How long will you remain in London?
- Londra'da ne kadar kalacaksın?
- kal
- devolve
- kal
- hover over
- kal
- {f} stay
We stayed overnight in Hakone.
- Bir geceliğine Hakone'de kaldık.
I want to stay here longer.
- Burada daha uzun kalmak istiyorum.
- kal
- {f} staying
My uncle is staying in Hong Kong at present.
- Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.
I'm now staying at my uncle's.
- Şu an amcamın evinde kalıyorum.
- kal
- {f} remaining
There were few students remaining in the classroom.
- Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.
Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks.
- Kalan işi çabucak bitirelim ve dışarı biraz içmeye gidelim.
- Geveze kişi ya işinden kalır ya da yolundan
- (Atasözü) Jabbering causes loss of time and money
- Sona kalan dona kalır
- (Atasözü) - Early bird catches the worm.- First come, first served
- aşağı kalır yeri/yanı olmamak
- to be at least as good (as)
- dene kadar uygulamada kalır
- (Politika, Siyaset) it shall apply fromto
- dünya malı dünyada kalır
- (Atasözü) You can't take it with you
- horoz ölür, gözü çöplükte kalır
- (Atasözü) One can never become reconciled to losing rank, wealth, or power
- kal
- word, talk
- kal
- snub
- kal
- remains
Words fly away, the written remains.
- Söz uçar, yazı kalır.
He remains loyal to his principles.
- O, prensiplerine sadık kalıyor.
- kelimeler yetersiz kalır
- it baffles description
- kelimeler yetersiz kalır
- it beggars description
- kusursuz dost arayan dostsuz kalır
- (Atasözü) A person who looks for perfection in his friends ends up friendless
- sel gider, kum kalır
- (Atasözü) Don't get excited about those things that are here today and gone tomorrow; think instead of those things that you must contend with over a long period of time
- sona kalan dona kalır
- (Atasözü) A slowpoke gets left out in the cold./Slothful people lose out
- üçten bir çıkarsa iki kalır
- three minus one equals two