The wall around the hut was made of human bones and on its top were skulls.
- Kulübe etrafındaki duvar insan kemiklerinden yapılmış ve onun üstünde kafatasları vardı.
A skull shaped asteroid flew by the Earth on Halloween.
- Bir kafatası şeklinde bir asteroid, Cadılar Bayramı'nda Dünya'nın yanından geçip gitti.
She keeps a human skull on her desk.
- O, masasında bir insan kafatası tutuyor.