As far as my experience goes, such a plan is impossible.
- Anladığım kadarıyla, öylesine bir plan imkansızdır.
As far as I remember, he didn't say that.
- Hatırladığım kadarıyla, o onu söylemedi.
So far as I know, she is still unmarried.
- Bildiğim kadarıyla, o hâlâ bekâr.
He is, so far as I know, a reliable friend.
- O, bildiğim kadarıyla, güvenilir bir arkadaştır.
I'll wait here until she comes.
- O gelene kadar burada bekleyeceğim.
I had never seen a panda until I went to China.
- Çin'e gidene kadar hiç panda görmemiştim.
She didn't know the information till she met him.
- Onunla tanışıncaya kadar, o, bilgiyi bilmiyordu.
I cannot start till six o'clock.
- 06:00 ya kadar başlayamam.
He teaches mathematics as well as English.
- O, İngilizce öğrettiği kadar matematik de öğretiyor.
Linda can dance as well as Meg.
- Linda Meg kadar iyi dans edebilir.
I am about as big as my father now.
- Şimdi yaklaşık babam kadar büyüğüm.
The American news is reporting that Hurricane Irene is as big as Europe, which is a bit of an exaggeration.
- Amerikan haber Irene Kasırgası'nın Avrupa kadar büyük olduğunu bildiriyor, bu biraz abartıdır.
As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
- Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
The news surprised him as much as it did me.
- Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.
The people all praised the emperor's clothes without telling him the truth so as not to seem stupid, until a little boy said, The emperor is naked!
- İnsanların hepsi küçük bir çocuk İmparator çıplak! deyinceye kadar aptal görünmemek için ona gerçeği söylemeden imparatorun giysilerini övdü.
Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.
- Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.
Nobody will pay that much for something like that.
- Hiç kimse öyle bir şey için o kadar çok ödemeyecek.
How long does it take you to do something like that?
- Öyle bir şey yapman ne kadar sürer?
You will get well in a week or so.
- Bir haftaya kadar iyileşeceksin.
Ten to one it'll clear up in an hour or so.
- Bire karşı on bir saate kadar hava açılacak.
He was kind enough to lend me some money.
- Bana biraz ödünç para verecek kadar nazikti.
To take something too far.
- Bir şey alamayacak kadar çok uzak.
The larger the amount of silver, the larger the amount of corruption.
- Gümüş paranın miktarı ne kadar büyük olursa, rüşvet o kadar büyük olur.
Regardless of the amount, Brian wants the correct, entire amount by next week.
- Miktarı göz önünde bulundurmaksızın,Brian gelecek haftaya kadar doğru,tam miktar istiyor.
The suspect was given the third degree until he confessed his crime.
- Şüpheli suçunu itiraf edene kadar üçüncü dereceden suçlu sayıldı.
She can be trusted to some degree.
- Ona bir dereceye kadar güvenilebilir.
Your income is about twice as large as mine is.
- Gelirin, benimkinin yaklaşık iki katı kadar büyük.
Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.
- Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius.
- Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.
She can be trusted to some degree.
- Ona bir dereceye kadar güvenilebilir.
The news surprised him as much as it did me.
- Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.
He earns three times as much as I do.
- O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
She has as many stamps as I.
- O, benim sahip olduğum kadar çok sayıda pula sahip.
Since he's crazy about movies, he watches as many movies as he can.
- O, filmleri çok sevdiği için, izleyebildiği kadar çok sayıda film izler.
It's the best score up to now.
- O,şu ana kadar en iyi skordur.
Human beings can live up to 40 days without food, but no more than 7 without water.
- İnsan gıda olmadan 40 gün kadar yaşayabilir fakat susuz en fazla 7.
Her hair was so long as to reach the floor.
- Saçları yere ulaşacak kadar uzundu.
Three people can keep a secret so long as two of them are dead.
- Üç kişi, onlardan ikisi ölene kadar bir sırrı saklayabilir.
Try to do so as far as the station.
- İstasyona kadar öyle yapmaya çalış.
Don't race the car. We want to make it go as far as possible.
- Arabayı yarışa sokma.Biz mümkün olduğu kadar onu uzağa götürteceğiz.
Let's just rest here for a little while, my feet are aching so much I can't walk.
- Sadece bir süre burada dinlenelim, ayaklarım o kadar çok ağrıyor ki yürüyemiyorum.
Why don't you wait here while I finish what I'm doing?
- Neden yaptığımı bitirinceye kadar burada beklemiyorsun?
Tom remembered how beautiful Mary had been when he first met her.
- Tom ilk karşılaştığında Mary'nin ne kadar güzel olduğunu hatırladı.
Jim burned the midnight oil when he was preparing for the examination.
- Jim sınava hazırlanırken gece yarılarına kadar çalıştı.
Hayat yaz çiçekleri, ölüm de güz yaprakları gibi güzel olsun.
- Yaşam yaz çiçekleri, ölüm de sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.