kadınlar

listen to the pronunciation of kadınlar
التركية - الإنجليزية
women

The women really gave it their utmost. - Kadınlar gerçekten ellerinden geleni yaptılar.

We men are used to waiting for the women. - Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.

ladies

He really was a ladies' man. - O gerçekten kadınlarla iyi anlaşan bir erkekti.

He always has luck with the ladies. - Kadınlarla şansı hep yaver gider.

the fair sex
womanhood
fair sex
womenfolk
womankind
the gentle sex
woman

The home is the woman's world, the world is the man's home. - Ev kadınların dünyasıdır, dünya erkeklerin evidir.

kadın
woman

She is a selfish woman. - O bencil bir kadındır.

Where did you see the woman? - Kadını nerede gördün?

kadın
female

He wanted female companionship. - O kadın arkadaşlık istedi.

She will be the first female Japanese astronaut. - O ilk Japon kadın astronot olacak.

kadınlar hapishanesi
women prison
kadınlar hamamı
1. women's section of a Turkish bath. 2. (Konuşma Dili) very noisy place
kadınlar hamamına dönmek
(for a place) to become very noisy
kadınlar manastırı
convent
kadınlar toplantısı
hen party
kadınlar tuvaleti
ladies' room
kadın
women

Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering. - Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.

The women really gave it their utmost. - Kadınlar gerçekten ellerinden geleni yaptılar.

kadın
broad
kadın
{i} she

She is a selfish woman. - O bencil bir kadındır.

She walked with her head down like an old woman. - O, yaşlı bir kadın gibi başını eğip yürüdü.

kadın
{i} hen

I was looking at a pretty hen. - Ben güzel bir kadına bakıyordum.

kadın
{i} Jane
8 mart dünya kadınlar günü
international women's day is celebrated on March 8 every year
bekar kadınlar
single women
evli kadınlar
married women
genç kadınlar
young women
hamile kadınlar
pregnant women
kadın
girl

The little girl grew into a beautiful woman. - Küçük kız güzel bir kadın oldu.

Women and girls would cross over the street rather than meet him. - Kadınlar ve kızlar onunla karşılaşmaktansa caddeyi geçmeyi tercih ederler.

kadın
married woman

I'm a married woman now. - Ben şimdi evli bir kadınım.

Why are you hanging around with a married woman? - Neden evli bir kadınla aylak aylak dolaşıyorsun?

kadın
eve

Every Jack must have his Jill. - Her erkeğin bir kadını olmalıdır.

Tom falls in love with every woman he meets. - Tom tanıştığı her kadına âşık olur.

kadın
wife

He left his wife and shacked up with a woman half her age. - O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor.

That woman must be his wife. - Şu kadın onun karısı olmalı.

kadın
petticoat
kadın
lady

The old lady got down from the bus. - Yaşlı kadın otobüsten indi.

That poor lady is disabled. - Şu zavallı kadın engelli.

kadın
bird
kadın
skirt

At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear. - Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.

kadın
femme

Mary is a femme fatale. - Mary bir baştan çıkaran kadın.

kadın
moll
dul kadınlar
widows
kadın
the woman
kadın
(Argo) pussy
besin endüstrisinde kadınlar
women in the food industry
dövülmüş kadınlar
battered wives
kadın
dame
kadın
lady's

The lady's wish is my command. - Kadının isteği benim emrimdir.

kadın
good at housekeeping
kadın
feme
kadın
gyno
kadın
distaff
kadın
gynous
kadın
prov. a title used after the names of older women
kadın
woman; married woman; lady; servant; female
kadın
(Konuşma Dili) cleaning woman; maid
kadın
woman who has lost her virginity
kadın
womenfolk
kadın
womankind
kadın
drag
kadın
ma
porto riko’lu kadınlar
puerto rican women
televizyon ve kadınlar
(Basın) television and women
yaşlı kadınlar gibi
old-womanish
şüpheli kadınlar sınıfı
demimonde
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) SİR'ET
(Osmanlı Dönemi) ZENAN
(Hukuk) NİSVAN
kadınlar hamamı
Herkesin aynı anda ve yüksek sesle konuşmasıyla çok gürültü edilen yerler için söylenir
kadınlar hamamı
Kadınlara ayrılan özel hamam
Kadın
karı
Kadın
eksikli
Kadın
bayan
Kadın
dişi
Kadın
hatun
Kadın
eksik etek
Kadın
(Hukuk) ZENNİ
Kadın
avrat
Kadın
zen
kadın
Bayan anlamında kullanılan bir unvan
kadın
Tahta kab
kadın
Bayan: "Hintli kadın toplantıyı renklendirmek için, herkesin kendisine bazı şeyler sormasını teklif ediyordu."- B. Felek
kadın
Hizmetçi
kadın
Dişi cinsten erişkin insan, erkek veya adam karşıtı: "Yanlarında, kendileriyle ahbaplık edecek dostlar, hizmetlerine koşacak kadınlar veya erkekler görmek isterler."- A. Ş. Hisar
kadın
Dişi cinsten erişkin insan, erkek veya adam karşıtı
kadın
Evlenmiş kız
kadın
Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri olan
kadınlar
المفضلات