Where did you see the woman?
- Kadını nerede gördün?
The woman eats an orange.
- Kadın bir portakal yiyor.
The patients in this study consisted of 30 males and 25 females.
- Bu çalışmadaki hastalar, 30 erkek ve 25 kadından oluşmaktadır.
She will be the first female Japanese astronaut.
- O ilk Japon kadın astronot olacak.
Japanese women carry their babies on their backs.
- Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
Many young women in their 20s plan to go abroad during their summer holidays.
- Yirmili yaşlarda birçok geç kadın yaz tatilleri esnasında yurt dışına gitmeyi planlıyorlar.
She is a selfish woman.
- O bencil bir kadındır.
She shot a warm smile at the old lady.
- O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
I was looking at a pretty hen.
- Ben güzel bir kadına bakıyordum.
Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
- Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
The little girl grew into a beautiful woman.
- Küçük kız güzel bir kadın oldu.
I'm a married woman now.
- Ben şimdi evli bir kadınım.
Why are you hanging around with a married woman?
- Neden evli bir kadınla aylak aylak dolaşıyorsun?
Tom falls in love with every woman he meets.
- Tom tanıştığı her kadına âşık olur.
Every Jack must have his Jill.
- Her erkeğin bir kadını olmalıdır.
That woman is his wife, I think.
- Sanırım, o kadın onun karısıdır.
Wait till the guys at work hear that your wife left you for another woman.
- İş yerindeki adamların karının seni başka bir kadın için terk ettiğini duyuncaya kadar bekle.
The old lady got down from the bus.
- Yaşlı kadın otobüsten indi.
The thief disguised himself as an old lady.
- Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.
At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear.
- Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.
Mary is a femme fatale.
- Mary bir baştan çıkaran kadın.
The lady's wish is my command.
- Kadının isteği benim emrimdir.