kabukta

listen to the pronunciation of kabukta
التركية - الإنجليزية
in crust
kabuk
crust
kabuk
shell

Tom picked up some pretty shells on the beach. - Tom sahilde bazı güzel deniz kabukları topladı.

I don't like shellfish. - Kabuklu deniz hayvanlarını sevmiyorum.

kabuk
covering
kabuk
skin
kabuk
{i} peel
kabuk
bark
kabuk
{i} mantle
kabuk
{i} jacket

Did you cook the potatoes in their jackets? - Patatesleri kabuklarıyla mı pişirdin?

kabuk
paring
kabuk
pod
kabuk
rine
kabuk
cover
kabuk
{i} integument
kabuk
incrustation
kabuk
husk
kabuk
squama
kabuk
carapace
kabuk
tegument
kabuk
barque
kabuk
shruck
kabuk
crustal
kabuk
(kuruyemiş) nutshell
kabuk
hull
kabuk
(midye vb.) shell
kabuk
rind, peel, skin, hull (of a fruit); pod, husk (of a vegetable or grain); shell (of a nut)
kabuk
cockleshell
kabuk
scurf
kabuk
eggshell

Where do I throw these eggshells? - Bu yumurta kabuklarını nereye atarım?

kabuk
(hayvan) carapace
kabuk
scab (of a wound)
kabuk
cockle
kabuk
scale
kabuk
outer covering, cover; (ağaç) bark; (meyve, sebze) pod, rind, peel, shell, skin, jacket; peelings" " soyuntu; skin, scale, shell, carapace; (yeryüzü) crust; (yara) scab
kabuk
scab

The blisters have formed scabs. - Kabarcıklar kabukları oluşturdu.

kabuk
(Anatomi) cortex
kabuk
encrustation
kabuk
shuck
kabuk
(shellfish) shell
kabuk
coat
kabuk
(yara) eschar
kabuk
(bakla vs.) pod
kabuk
Cortes
kabuk
rind
kabuk
peelings
kabuk
(Anatomi) cortex
kabuk
incrustations
kabuk
{f} cast
kabuk
clamshell
kabuk
valve
kabuk
(Anatomi) crusta
kabuk
cowrie
kabuk
shucks
التركية - التركية

تعريف kabukta في التركية التركية القاموس.

KABUK
(Osmanlı Dönemi) Bazı hayvanların katı mahfazaları
KABUK
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin dışındaki sert örtü, kışır
Kabuk
kavkı
Kabuk
(Osmanlı Dönemi) KIRF
Kabuk
(Osmanlı Dönemi) SELİHA
Kabuk
kışır
KÂBUK
(Osmanlı Dönemi) f. Yuva. Kuş yuvası
kabuk
Ekmeğin pişme sırasında içinden daha çok sertleşen dış bölümü
kabuk
Bir hayvanı dıştan örten kitinli, kalkerli, silisli, kemiksi veya boynuzsu örtü, kavkı: "Herhâlde kabuklu bir deniz hayvanının kabuğu kesmiş olacak."- S. F. Abasıyanık
kabuk
Bir sıvı veya atmosferi dıştan saran, sert katman
kabuk
Nesneyi örten dış katman
kabuk
Bir hayvanı dıştan örten kitinli, kalkerli, silisli, kemiksi veya boynuzsu örtü, kavkı
kabuk
Bir kimseyi başkalarıyla ilişki kurmaktan uzaklaştıran şey
kabuk
Toprak yüzünde, kimi madensel ve örgensel özdeklerin yığılıp sertleşmesiyle oluşan ince katman
kabuk
Bir öğeciğin çekirdeği çevresinde dolanan eksiciklerin yerleştiği katmanlardan her biri
kabuk
Deri üzerinde bir yaranın veya sivilcenin kurumasıyla oluşan sertçe bölüm
kabuk
Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır
الإنجليزية - التركية

تعريف kabukta في الإنجليزية التركية القاموس.

kabuk
dökmek deri
kabukta
المفضلات