kabarcik

listen to the pronunciation of kabarcik
التركية - الإنجليزية

تعريف kabarcik في التركية الإنجليزية القاموس.

kabarcık
bubble

The children are blowing bubbles. - Çocuklar kabarcıklar üflüyor.

The girl is blowing bubbles. - Kız kabarcıkları üflüyor.

kabarcık
blister

I've got blisters all over my feet. - Ayaklarımın her tarafında kabarcıklar var.

The one whose butt got burned has to sit on the blisters. - Poposu yanan kişi kabarcıkların üstünde oturmak zorundadır.

kabarcık
pimple, pustule
kabarcık
papilla
kabarcık
blister, med. bulla, bleb
kabarcık
pustule
kabarcık
papule
kabarcık
vesicle
kabarcık
pock
kabarcık
bubble; blister, pimple
kabarcık
tubercle
kabarcık
papula
kabarcık
pimple
kabarcık
buble
kabarcık
(Meteoroloji) ebullition
kabarcık
tuberous
kabarcık
tuberose
kabarcık
ampulla
kabarcık
shaggy
kabarcık
bleb
kabarcık
blister like
Kabarcık
(Tıp) vesication
kabarcık
(Nükleer Bilimler) bilister
kabarcık
whelk
kabarcık
wheal
kabarcık
bulla
kabarcık fincanı
bubble cap
kabarcık gibi
vesicular
kabarcık noktası
bubble point
kabarcık odası
bubble chamber
kabarcıklar
(İnşaat) bubbles

Rose was blowing bubbles. - Rose hava kabarcıkları üflüyordu.

The girl is blowing bubbles. - Kız kabarcıkları üflüyor.

su toplanmış kabarcık
blister
su toplanmış kabarcık var
I have a blister
التركية - التركية

تعريف kabarcik في التركية التركية القاموس.

kabarcık
Sıvı veya katıların içinde oluşan gaz hacmi
kabarcık
Metal biliminde sıvı veya katıların içinde oluşan gaz hacmi
kabarcık
ince kabuklu, yuvarlak ve beyaz taneli bir üzüm cinsi
kabarcık
İçi su veya hava dolu ufak kabartı veya kürecik
kabarcık
Kabartı: "Köy, dağın ortasında, toprak kabarcıkları gibi dizilen evleriyle bir mezarlığa benziyordu."- H. E. Adıvar
kabarcık
Kabartı
kabarcık
Vücutta oluşan sivilce gibi küçük şişkinlik
kabarcık
İçi su veya hava dolu ufak kabartı veya kürecik: "Bardağın içindeki maden suyu kabarcıklarının pıtır pıtır söndüğü bile duyuluyordu."- H. Taner
Kabarcık
domur
kabarcik
المفضلات