Anger deprived him of his reason.
- Kızgınlık, gerekçesinin görülmesini engelledi.
Love is better than anger. Hope is better than fear.
- Sevgi kızgınlıktan iyidir. Umut korkudan iyidir.
How dare you talk like that to me? he sputtered with indignation.
- Benimle böyle konuşmaya nasıl cesaret edersin? o kızgınlıkla söyledi.
I feel resentment against your unwarranted criticism.
- Haksız eleştirine karşı kızgınlık hissediyorum.
They may feel some resentment.
- Biraz kızgınlık hissedebilirler.
Your wife is mad at you.
- Eşiniz size çok kızgın.
You should avoid Tom today if at all possible. He's very mad at you.
- Bugün mümkünse Tom'dan uzak durmalısın. O sana çok kızgın.
Tom is likely to be hot.
- Tom muhtemelen kızgın olacak.
Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.
- Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
Republicans were furious.
- Cumhuriyetçiler çok kızgındı.
The governor of Texas was furious.
- Teksas valisi kızgındı.
His tone was very annoyed.
- Onun tonu çok kızgındı.
Tom seems to be annoyed with himself.
- Tom kendisine kızgın görünüyordu.
When my wife crosses her arms and taps her foot I know she's angry.
- Karım kollarını bağladığında ve ayağını yere vurduğunda, onun kızgın olduğunu biliyorum.
Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
- Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
- Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
Tom gave me a fierce look.
- Tom bana kızgın bir görüntü verdi.
The nineties generation in tennis has been utterly useless so far, exasperated fans say.
- Teniste doksanlı nesil şimdiye kadar son derece başarısız oldu, kızgın hayranlar söylüyor.
Tom looked indignant.
- Tom kızgın görünüyordu.
Why does he look black?
- O niçin kızgın görünüyor?
Thunder has been explained scientifically, and people no longer believe it is a sign that the gods are angry with them, so thunder, too, is a little less frightening.
- Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.
I'm never angry without reason.
- Sebep olmadan asla kızgın olmam.
Sami was a little resentful because he worked so much.
- Sami çok çalıştığı için biraz kızgındı.
It's already ten o'clock. My mother must be angry.
- Saat şimdiden on. Annem kızgın olmalı.
She must be angry with me.
- O bana kızgın olmalı.