kısa süreliğine

listen to the pronunciation of kısa süreliğine
التركية - الإنجليزية
for a while
for some time, during a certain period of time
for a short time; "sit down and stay awhile"; "they settled awhile in Virginia before moving West"; "the baby was quiet for a while"
kısa süre
short notice

I had to make a speech on short notice. - Kısa sürede konuşma yapmak zorunda kaldım.

Tom wasn't able to find a babysitter on such short notice. - Tom öylesine kısa sürede bir çocuk bakıcısı bulamadı.

kısa süre
{i} piece
kısa süre
(Sigorta) short period
kısa süre
snatch
kısa süre
moment

I'll get back to you in a moment. - Kısa sürede sana döneceğim.

Sit down. I'll be with you in a moment. - Oturun. Kısa sürede sizinle olacağım.

kısa süre
second

He can run 100 meters in less than twelve seconds. - On iki saniyeden kısa sürede yüz metre koşabilir.

kısa süre
bit
kısa süre
span
kısa süre
short time

I believe she'll arrive in a short time. - Ben onun kısa sürede ulaşacağına inanıyorum.

Tom only lived in Boston for a short time. - Tom kısa süre sadece Boston'da yaşadı.

kısa süre
spell
kısa süre
streak
kısa süre
while

It's so muggy; I think it will thunder in a short while. - Hava çok sıkıntılı;sanırım kısa süre içinde gök gürleyecek.

I'm sorry I haven't called you in a while. - Kısa süre içinde seni aramadığım için üzgünüm.

kısa süre
minute
kısa süreliğine
المفضلات